Mykonos'un yerli nüfusu 5 bin 500.. Bu minnacık adada 550 kilise var, iyi mi?.. Daha uçak ada üzerinde uçarken fark ediyorsunuz onları.. Her yer beyaz.. Sadece bu kenarında haç olan binalar kırmızı..
"Kilise olmalılar" diye düşündüm.. Sonra vazgeçtim.. "Adım başı kilise mi olur?.."
İndik.. Otobüse bindik, ada turu yapıyoruz.. İstanbul göçmenlerinden Vasili Usta anlatıyor adayı.. Ona sordum.. "Kilise" dedi.. "Mykonos'ta 550 kilise var.."
Her on kişiye bir kilise düşüyor.. "Ancak" dedim.. "Bunca günaha ancak yeter!."
Tanrının en affetmediği günahların başında geliyor ya, eşcinsel ilişkiler.. Sodom kentinin insanları bu yüzden taşa dönmedi mi?. Bütün kent yer ile yeksan olup haritadan silinmedi mi, bu gazaptan.. Hatta erkek eşcinsel ilişkisinin dünyanın bütün dillerindeki bilimsel adı "Sodomi" bu kentin adından gelmedi mi?
Dünya eşcinsellerinin her ağustosta buluşmak için seçtikleri Mykonos'u da böyle bir felaketten korumak için hatta adam başı kilise gerekmez mi?. Vasili Usta anlatmaya devam etti..
Mykonos Ege'nin tam orta yerinde.. En büyük geçimi balıkçılık o zamanlar.. Denize açılanlar Akdeniz'in dev dalgaları ile ceviz gibi sallanırken, balıkçılar adak adarlarmış.. "Bu fırtınadan kurtulup adama sağ salim dönersem, bir kilise yapacağım.."
Bu kiliselerin hemen hepsi adak, lafın kısası..
Kilise dediysem aklınıza Notre Dame gelmesin.. Onlar katedral.. Bunlar kilisecik.. İçine 10 kişi alır, almaz.. 5 metre boyu, iki metre eni var.. Adada 550 papaz bulunmadığı için normal günlerde hepsi kapalı.. Çok özel günlerde açılıyor.. Aile kilisesi gibi.. Mumlar yakılıp dualar ediliyor, sonra tekrar kapanıyor.. Adanın birkaç papazı böyle günlerde kiliseden kiliseye koşuşturup, hepsinde mini ayinler yönetiyor.. muş..
Biz turizm sezonunun henüz açılmadığı haziran başı gittik Ada'ya.. Esas yüklenme, temmuz ve ağustos aylarında.. Temmuz yerli, ağustos yabancı turistlerin mevsimi.. Yabancı turistler, büyük çapta dünya eşcinselleri.. Ağustos ayında dev gemilerden binlerce inerler ve adaya yayılırlarmış..
Adanın ünü de onlarla başlamış zaten..
Önce eşcinseller, sonra eşcinselleri merak edenler derken, ada, sınırsız ve kuralsız eğlenceler cenneti olmuş..
Biz bu özgürlüğün işaretlerini yaşadık sadece.. Erken gelen eşcinselleri, plajlarda, sokaklarda, barlarda, kafelerde gördük..
Muzo ile deniz kenarında dolaşıyoruz. İki genç kız.. Sarmaş dolaş.. Muzo dürterek gösterdi. "Sheing and sheing.." (Kadın kadına diyor..) Az sonra iki delikanlı el ele gelip öndeki sıraya sımsıkı oturdular.. Muzo "Heing and heing" dedi, işaret ederek.. (Erkek erkeğe). Biri geldi, tek başına, deniz kenarındaki setin üzerine oturdu, batan güneşi seyrediyor.. Bu defa ben dürttüm.. "Bak.. Bak!.. Meing and meing!.." (Kendi kendine..)
Yarın hâlâ Mykonos.. 24 saat kaldık, ama hâlâ anlata anlata bitiremiyoruz!..