LONDRA dönüşü iki gazete kupürü buldum.. Birini Dr. Demir Özdeş göndermiş..
Cumhuriyet 23 Mart.. Deniz Kavukçuoğlu yazmış..
Fenerbahçe'nin eski yöneticilerinden Üstün Akmen "Provasız Hayat" adlı bir kitap yazmış. Yayıncısı da Epsilon... Akmen kitabında yazmış. Kitabı herkes okumaz, ama gazete yazdı mı, topluma mal olur.. Kavukçuoğlu naklediyor..
"Metin Aşık inşaat müteahhidi. Emlak Kredi Bankası ihalelerine giriyor. Girdiklerinin de hepsini kazanıyor. Kimsenin gözü yok, genç yaşında hali vakti pek yerinde. Turgut Özal başbakan. Bir gün toplantı odasında evrakları yaymış, hesapları inceliyorum, başkan da geldi, o sıra telefon çaldı Anladım ki, telefonun öbür ucundaki başbakanımızdır. Metin Aşık, kan ter içinde: 'Ama efendim onu alırsak basın bizi tefe koyar' diye yakınmakta. Karşı taraf ısrarcı. Başkan telefonu kapattı.
'Tanju'yu (Çolak) almamızı istiyor' dedi. Anlamamış gibi isteyenin kim olduğunu sordum. Söyledi.
'Bütçemiz uygun değil' dedim.
'Ne bütçesi yahu, kendisi ödeyecek' dedi. Tanju'nun transfer ücretinin nasıl olup da başbakan tarafından karşılandığına gelince. Sonradan öğreniyorum ki başkanın katıldığı ilk Emlak Bankası ihalesinde, marj başbakan talimatıyla yüksek tutuluyor,
böylece Tanju'nun Fenerbahçe'ye transferini bir anlamda halkımız gerçekleştirmiş oluyor."
Dr. Özdeş diyor ki..
"Bugün tam altı gazeteye baktım. Bu konuda çıt yok! Acaba seksen yıllık gözlerim bir hata mı yaptı dersiniz? Kaçırdım mı bir yazıyı?
Böyle bir olayı bir başka kulüp taraftarı bir başbakan yapmış olsaydı, ne olurdu sanırsınız?"
İkinci kupür Hürriyet 29 Mart, Fatih Altaylı yazıyor..
Türkiye Futbol Federasyonu üyesi ve Milli Takımlar sorumlusu Davut Dişli, Arnavutluk maçı öncesi milli takım kampında, İnterli Emre ile buluşmuş ve Fenerbahçe'ye transfer teklif etmiş. Dişli, Emre'yi ikna etmek için hayli dil dökmüş.
Olay neresinden bakarsanız, ayıp, neresinden bakarsınız çirkin. Neresinden bakarsanız fırtınalar koparmalı..
Fatih Altaylı "İşin daha vahimi, Türk spor basını çıtını bile çıkarmıyor, hatta bu görüşmeyi 'Emre seneye Fenerbahçe forması giyebilir' diyerek zafer havasında veriyor.." diye yazıyor..
İki yazının da ortak yanı, bir kitlesel rezalete spor basınının "Çıt" çıkarmaması..
Bu ülkenin sorunları da hep basında düğümleniyor.. "Çıt" çıkarmayan basında..
Çıkarsalar ne olur peki?..
Doktoru bilmem ama, Fatih Kardeşim, Sanem Altan'ın, bu ülkenin en korkusuz spor şeflerinden İbrahim Seten'in karısı olma dışında suçu bulunmayan Sanem'in, Santra adlı televizyon programından nasıl ve niçin kovulduğunu araştırabilir.