Gönül Yarası'nın finali, ortamda tartışma sebebi oldu.. Ben beğenmedim.. yazdım ve söyledim de.. Bu kadar güzel bir filme, bu kadar Yeşilçam klasiği, bu kadar ucuz, bu kadar yapıştırma bir final yakışmıyor diye..
Yani böyle gelmiş diye, böyle mi gidecek?.. Bu ülkenin kaderi bu mu?.. Daha umutlu bir final olamaz mıydı, daha değişik.. Sürpriz.. Şaşrtan.. İnsanı düşünmeye sevk eden..
Sibel Arna, Sevgili Sibel, benim sözlerimi fena halde saptırıp, Yavuz Turgul'a, konuşmasını birinci sayfaya anonslayacak laflar ettirmeye çalışmış, nasıl zorlama.. Yavuz düşmemiş tabii tuzağa.. Sibel'e hayatının en ağır gazetecilik dersini vermiş..
"Sen o yazıyı anlamamışsın.. Bir daha oku.."
Bir daha oku Sibel..
Cengiz Semercioğlu, gerçekten bu ülkenin daha şu anda en güzel sohbet programı haline gelen Yaşamdan Dakikalar'da finali tartışmamızı değil beni eleştirmiş.. "Hıncal sonunu söyledi. Ben de gitmiyorum.."
Bir.. Filmin sonunu o gece orda ben söylemedim. Kaseti var, izleyelim mi?..
İki.. Demek sen Romeo-Jülyet balesine, Don Kişot müzikaline ve Üç Silahşorlar filmine gitmezsin.. Leyla ile Mecnun'u da okumazsın.. Sonu belli..
Ayşe, benim Sevgili Ayşem, halka sordu, yazısında.. Filmin nerde bitmesi gereğini sordu..
Karanfil sahnesinde.. Tabanca sahnesinde.. Ve Yavuz'un seçtiği finalde.. Üç alternatifli..
Ve Haşmet köşesinde girdi konuya.. "Film bir yana, gerçek hayatta bize bir, iki, üç final yetmez. O yüzden filmin çok finalli olmasını hayatımıza pek uygun buldum" diyerek..
Ne demek istiyordu..
Onu da söyledi.. "Bir düşünün; kaç kişi sevgilisinden tek seferde (Tek finalde) ayrılır bizde?.. Kaç kişi hayatını değiştirecek bir ayrılığı tek bir vedayla gerçekleştirir?.."
İnsan gerçekten, yürekten sevmişse bir kere ayrılır Haşmet.. O kırgınlıklar, kırıklıklar, darılışmalar, barışmalar, o değil tabii sözümüz.. Onlar aşkın, sevginin tuzu biberi.. Onlar özlem yaratan, onlar sevginin aslında ne kadar derin olduğunu anlatan ayrılıklardır. Sayılmaz..
Gerçek ayrılık bir tanedir. O ayrılıktan sonra, yeniden buluşulur, yeniden birliktelikler yaşanır bazan, insanın kafasını karıştıran.. Oysa bunlar, artçı depremlerdir sadece.. İki taraf da hisseder, bu tekrar denemelerde bir daha her şeyin eskisi gibi olmayacağını..
Bir aşkı doruklarda yaşayanları, "Eskisi gibi olmayan, olamayan" şeyler doyurmaz.. Bir şeyler hep eksik kalır.. O zaman, bittiğini anlarsın işte.. Artçı sarsıntılar da biter.. Biter.. Bitti!..
Yani sevgili Haşmet.. Mesele vazoyu kırmamak.. Vazoyu kırdınız mı biter.. Vazo bir defa kırılır çünkü.. Ve de dünyanın en büyük ustası gelip, en güçlü mikroskopla bile fark edilmeyecek kadar usta yapıştırsa bile biter.. Çünkü bütün dünya sağlam görse de, siz, ikiniz bilirsiniz vazonun kırık olduğunu..
Sevgililer..
Her şeyi yapın vazoyu kırmayın!..