Frankfurt'taki iki gecemizin ilkinde bir sohbet toplantısı yaptık, orada yaşayan Türklerle.. En ön sırada İzzet Aygün'ü görmem ne tatlı sürpriz oldu.. Bizim o ünlü Yeni Gün Spor ekibinin "Yavrum İzzet"i.. Eşi ve kızı ile.. Konu genelde Avrupa Birliği üzerinde dolaştı.. Ora Türklerinin en büyük ilgisi o.. Çok keyifli bir gece oldu..
Ertesi sabah Dr. Erdoğan otelin kapısındaydı.. "Gidiyoruz" dedi.. "Nereye" dedim.. "Bir termal otel var, oraya" dedi..
Yahu benim kaldığım yer zaten dünyanın en güzel termal otellerinden biri.. Alt kata inip başlamak dururken..
"Yoo.. Bu gideceğimiz yer özel.. Orayı görmeni istiyorum" dedi.. "Peki" dedik..
150 kilometre gittik.. Gittiğimiz yer saklı bir vadi.. Hani 100 Yıl Savaşları sırasında, savaştan kaçanlar böyle yukardan bakınca görünmeyen vadilere sığınırlarmış ya.. Hatta bir filmi de vardı.. Ömer Şerif oynamıştı. Aynen o.. Nasıl döne döne iniyorsunuz aşağıya.. Allahın unuttuğu yer.. Hani mesela niyet bir kaçamak yapmaksa, tam yeri.. Yani siz öyle sanın.. Girdik ki.. Karşımızda Levent Bıçakçı.. Federasyon başkanı olduğundan beri İstanbul'da görüşemediğimiz dostumuz.. "Dünya ne küçük" dedi.. O da eşi ile birlikte iki günlük bir kaçamak için gelmiş oraya..
Otel büyük bir parkın içinde.. Vadi de zaten park.. Adı da Parkschloesschen.. TrabenTrarbach diye bir köyün içinde.. Hani daha geniş bilgi almak isterseniz diye..
preus@parkschloesschen.de
Ayurveda üzerine kurulmuş bir "Derin Dinlenme" kürü..
Yaşam giderek hızlanıyor. İnsan giderek daha yoruluyor.. Ve dinlenme zamanı giderek daha azalıyor.
Ayurveda kısa zamanda yoğun dinlenme sağlıyor.. Hem fiziksel, hem beyinsel..
Bana bir yığın ev ödevi verdiler.. Okuyunca size de anlatacağım, inşallah..
Önce yemeğe aldılar. Bu otelde et, hiçbir türlüsü ile yok.. Alkol yok.. Tütün, bir sigara odası var, sadece orda.. Vaz geçemeyen tiryakiler için..
Bir kase brüksel lahanası çorbası ile başladık. Bir tabak da, sebzeler ve pilavdan oluşan ana yemek. Yanında, sıcak, ya da soğuk bitki özü çayları.. Hepsi o..
Sonra masaja girdik. Senkronize masaj.. İki kişi ayni anda, ama ayni hareketlerle ovuyorlar vücudunuzu..
Otel rehberimiz Brigitte Preuss "Burada erkeklere erkekler, kadınlara kadınlar masaj yapar.. Erotik durumlar oluşmasın diye" dedi..
"Yok yahu.. Siz beni bilmezsiniz.. Ben de sizin masörünüzü.. İki taraftan biri gay ise ne olacak" dedim, içimden tabii..
Yahu burası bir sağlık, kür yuvası.. Ama işler Almanya'da bile öyle yani.. Biz çok ilerdeyiz..
Neyse..
Adamlar üzerime susam yağını nerdeyse kovalarla boşaltıyor.. Kırkpınara çıkar gibi olduk.. "Bunca yağ nasıl temizlenir" diye merak ettim.. "Susam yağı ile masaj gözenekleri açar deriniz bu yağı öyle güzel emer ki" dediler.. Beş gün, beş duşa rağmen hala kremli gibi dolaşıyorum, anlayın..
Enfes bir masaj oldu, aslında.. Ama ben hâlâ "Masöz" diye ısrar ediyorum, kendi açımdan..
Burada, insan vücudunun tüm zehirlerinden arınması, tam bir dinlenme için (Panchakarma diyorlar adına) 10 günlük bir kür gerekiyor. Tüm makinayı yenilemiş olarak çıkıyorsunuz..
Ünlü Türk müşterileri de var. Fener yönetiminin hemen hepsi mesela.. Levent Bıçakçı'ya tavsiye eden de Mahmut Uslu imiş, meğer.
Kürün sonuçları Trier Üniversitesi'ne gönderiliyormuş, muntazaman.. Sonuçlar mükemmel.. Kür tam anlamı ile etkili.. Aşırı stres ya da aşırı yorgunluk, bitkinlik, tükenme hallerinde görülen vücut tablosu 10 gün içinde tamamen normale dönüyormuş.
Bir yemek ve bir masajla ben bir günde 300 kilometre yol yapmayı helal ettimse, anlayın gerisini..