Kazım kardeşim, Hakan Şükür'e olduğu gibi bu defa da bana belden aşağı vuruyor. Diyor ki.. "Milli takımın oynadığı futbolu gördün.. Bu futbolu da beğenmezsen.."
Milli maç sonrası yazımı SABAH okurlarının bir bölümü okudu.. Onlar Kazım'a ne diyeceklerini biliyor ve diyorlardır sanırım. Ama SABAH'ın erken baskılarını alıp da benim yazımı bulamayanlar, Kazım'ı okuyunca ne düşünür?..
Perşembe çıkan tüm yazılar içinde Milli Takım'ın futbolunu, Ersun Yanal'ın sahaya çıkardığı takımı, verdiği taktiği ve oyun boyu yaptığı değişiklikleri benim kadar yücelten bir yazı daha varsa,
buyursun görelim. Kazım'ın benim yazımı okumamış olması mümkün değil.. O zaman niye böyle yanıltıcı bir yazı yazıyor? Spor sayfasının editörü ona "Niye böyle yazıyorsun. İşte Hıncal Uluç'un maç yazısı" demiyor? Ben böyle gazeteciliği anlamıyorum..
Sevgili Kazım..
Bana "Usta" deyip duruyorsun.. Milli maç yazım ayni zamanda sana ve senin gibi "Mişli, mışlı" dedikodular üzerine infaz yapmaya kalkan takıntılılara bir dersti aslında.. Gazetecilik dersi.. Maç saatine kadar Ersun Yanal'ı en çok eleştiren adamın bile, eğer gazeteci ise Sezar'ın hakkını Sezar'a vermesi gerektiğini öğretmeye çalıştım, anlayanlara.. Anlayabilenlere..
Maç yazımı oku Kazım ve özür dile.. Okur önünde özür dile..