Beni çok uzakta bir tarih verip davet ettiler mi, kıramayıp "Olur" diyorum.. Sanki o gün hiç gelmeyecekmiş gibi.. Ama geliyor.. Eee.. Söz de verdik..
Vallahi hatırlamıyorum nerde söz verdiğimi..
Amma.. "Söz vermiştiniz" diye hatırlatma gelince, çare yok..
Bindik bizim Düldül'e.. Orhan kardeşim de yanımda.. Gidiyoruz Trakya yollarında ama, ben söyleniyorum kendi kendime..
"Ulan Hıncal.. İki de kitap okudun.. 'Hayır demek isterken Evet deme/ Hayır derken kendimi suçlu hissediyorum..' Ama hala 'Hayır' demeyi öğrenemedin" diye.. Homur homur bir yol..
Sonra..
Sonrası.. İyi ki öğrenmemişim "Hayır" demeyi yahu.. Hayatımın en güzel iki günlerinden biri..
İndik.. Gelibolu 13'üncü Geleneksel Sardalya Festivali.. Spor.. Müzik.. Eğlence.. Kültür.. Sanat..
İniyoruz okçuluk yarışmalarının içine.. Sonra bir panel.. Türkçemiz ve Şiir!.. Başlamış.. Ama öğreniyorum ki, konuşmacılardan biri Rafet Angın hanımefendi.. Ertesi sabah kahvaltıda tanıştık.. 99, tam doksan dokuz yaşında..
Gelibolu'ya ilk gelişinde Atatürk'e çiçek sunan küçük kız o.. Sonra öğretmen olmuş.. Müthiş bir Atatürk kızı.. Demokrat Parti'nin İsmet Paşa'ya selam verenden hesap sorduğu günlerde, Milli Eğitim Müdürü olduğu Bursa'da İsmet Paşa'yı ağırlamış.. Kayseri'ye sürüldüğünü haber vermiş vali, ertesi gün..
"Türkiye'min hiçbir yeri sürgün olamaz" demiş valiye..
Zamanın Milli Eğitim Bakanı'nın yolu düşmüş Kayseri'ye.. Tanışmış Rafet Hanım'la.. Konuşmuş.. Yaptıklarından utanmışlar.. Ankara'ya çıkmış tayini.. Deneme Lisesi'ni kurması için..
Nasıl bir yaşamı var.. Ve de ne anılar, ne anılar..
Balçiçek'e söyledim dönünce.. "Aman bul" diye.. Gitti pazartesi söyleşilerinden birini yaptı, Rafet Hanım'la.. Okudunuz..
TRT kamerası ile oturmalı karşısına.. Bu 99 yılın tümünü anlattırmalı.. Bir Rafet Angın belgeseli olur.. Bir de Cumhuriyetin tarihini yapacaklara, harika bir arşiv sağlar..
99 yaşında hâlâ İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nde çalışan, 99 yaşında "İnsan emekli olur mu" diye basbas bağıran, 99 yaşında hâlâ bir saat ayakta durarak, hem de nasıl güzel bir Türkçe ile gümbür gümbür konuşan bir anıt dünyanın kaç ülkesinde var?.. Siz böyle bir anıta hayatınızda kaç kez rastladınız?..
Geldik Hamzakoy'daki minik, şirin, tertemiz otelimize yerleştik..
Hamzakoy.. İşte ora.. Süleyman ve Bülent Beyler'in zorunlu tatile çıktıkları yer. Aslında bir askeri yaz kampı.. Benim balkon da, tam onların volta attıkları plaja bakıyor..
Böyle bir cennet için üste para verenler var.. Ama zorunlu olunca..
Hani bülbülü altın kafese koymuşlar.. "Özgürlük gibisi var mı" diyorum, balkonumda yorgunluk kahvemi, puromu tüttürerek içerken..
Özgürlük gibisi var mı?..
Hoş bulduk, Gelibolu.. Hoş bulduk!..