Semiha Berksoy'dan söz ediyorum.. Şaşıranlar olacaktır içinizde.. Semiha'dan, Büyük Semiha'dan, Türkiye'nin ilk divası, en eksantrik sanatçısı Semiha Berksoy'dan "Kenef bakıcısı" diye söz ettiğim için..
Birazdan özetleyeceğim.. Filmlere konu olacak muhteşem bir yaşamı var, ama benim için, hâlâ ve sonuna dek "Kenef bakıcısı" o!..
1955'ten beri müthiş bir tiyatro seyircisiyim.. Hemen her güzel şeyi seyrettim.. Türkiye'de.. Dışarıda.. New York, Londra dahil dünya tiyatro merkezlerinde..
Unutamadığım performanslar var, yarım asırlık seyirci yaşamımda..
Hangileri derseniz, işte en tepedeki..
Keşanlı Ali'de Semiha Berksoy..
Elinde ibrikleri ile koşuşan kenef bakıcısını oynuyordu, Sinekli'de.. Ve de bir tirad söylüyordu.. Günlük yaşamdaki sosyal durumları, sınıfları ne olursa olsun, insanların bu umumi kenefe oturdular mı, nasıl eşitlendiklerini anlatan..
Haldun Taner'in en unutulmaz sosyal taşlamasıdır bu dizeler.. Bulsam da yayınlasam..
Ankara'da Gençlik Parkı Açık Hava Tiyatrosu'nda şarkılarını ezberleyecek kadar izledim Keşanlı'yı.. Her boş gecemde koşardım..
Müthiş bir ekipti.. Engin Cezzar Keşanlı.. Gülriz Zilha.. En küçük rollerde bile en büyük oyuncular.. Genco, hadi hatırladıklarım..
Ama bir tane unutamadığım var.. Semiha Berksoy!.. Kenef bakıcısı.. Kaç gece oyuna gidip, Semiha'nın tiradından sonra ayrıldığımı hatırlarım.. Müthişti.. Destansıydı.. Unutulmazdı..
Semiha Berksoy, 27 Mayıs'ın getirdiği özgürlükler arasında ülkesine dönebilen ve sahneye çıkan afarozlular arasındaydı..
Şiire meraklı bir baba, ressam ve heykeltraş bir annenin kızı olarak 1910'da dünyaya gelmiş, annesinin öğretisi ile 4 yaşında Mozart şarkıları söylemeye başlamıştı.
Darülbedayi'de tiyatro, İstanbul Konservatuarı'nda şan, Güzel Sanatlar Akademisi'nde resim eğitimi aldı. 1931'de Muhsin Ertuğrul'un çektiği ilk sesli Türk filmi, İstanbul Sokakları'nda rol aldı. 1932'de Darülbedayi'de oynamaya başladı. 1934'te ilk Türk operası Özsoy'da söyledi. Rey kardeşlerin müzikallerinde sahneye çıktı. Sınav kazanarak Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi Opera bölümüne burslu gitti. Dramatik Soprano olarak birincilikle bitirdi. Ankara'da Carl Ebert'in kurduğu Opera'nın kadrosuna girdi ve Tosca'da sahneye çıktı. 1972'de emekli oldu, ama devletten.
Hayattan hiç emekli olmadı o.. Çılgın yaşamına hiç dur, durak koymadı.. Resim, heykel ve müzikten hiç kopmadı. Eksantrik makyajları, giyimiyle, günün gençlerinin bile önünde koştu..
Kendisi gibi bir başka çılgın sanatçı Bedri Baykam hayatının büyük bir bölümünü Semiha Berksoy'a adadı. Yarım asrı aşan yaş farklarına rağmen Bedri, Semiha'nın en yakın arkadaşı oldu ve onun unutulmaması, Türk kültür ve sanat dünyasında hak ettiği yeri alması için müthiş çalışmalar yaptı..
Bu ilişkiyi, Bach için nerdeyse hayatını harcayan Felix Mendelsohn'a benzetirim hep..
Bedri "Hayattaki en yakın arkadaşımı kaybettim" dedi.. "Semiha Atatürk'ün Cumhuriyet için çizdiği yolun ve tüm devrimlerinin simgesiydi.."
Başın sağ olsun Bedri.. Başın sağ olsun Zeliha.. Başın sağolsun Türkiye!..
Bravo TED!..
1977'DE TED Ankara Kolejli 12 arkadaş bir araya gelerek TED İstanbul Vakfı'nı kurdular. TED İstanbul ana okulundan başladı.. Geçen yıllarla ilkokula, orta ve lise eklendi. Şimdi üniversite hazırlıkları yapılıyor.
Geçenlerde gene gittim, gezdim.. Beykoz'da bir eğitim vadisi oluşmuş.. Arka arkaya, hem de nasıl çağdaş, hatta çağın ötesinde binalar.. Nasıl ileri bir eğitim sistemi..
Sadece benim lafım değil.. İşte istatistik.. Bu yıl üniversite giriş sınavlarında TED İstanbul mezunlarının başarı yüzdesi nedir bilir misiniz?..
100!.. Yüzde 100!.. Hepsi kazanmış yani. Gencecik bir okulda bu başarı..
İkinci Üsküdar Amerikan, yüzde 95.48.. Üçüncü Şişli Feyziye Mektepleri, yüzde
94.18!. Galatasaray, Anadolu Liseleri birincisi.. Yüzde 90.27!. Fen Liselerinde birinci, Özel Eyüpoğlu. Orada da başarı yüzde 100!..
***
Gezerken dikkatimi çekti.. TED vadisinde metruk bir bina var.. Acarlar'ınmış.. Onların işine yaramaz ki, öyle bırakmışlar. Oysa okulun, gençlerin, eğitimin işine çok yarar.. Acarlar bu binayı gençliğe armağan etmezler mi acaba?.. Acarlar'ın gençlere karşı çok cömert olduklarını magazin sayfalarında sık sık okuyoruz da.. Üstelik bu vadi, Acarlar'ın artık satamaz oldukları villalarının değerini kimbilir kaç misli artırdı. Teşekkür babında.. Ya da Şerefiye!..