Radikal'de Fatih Özgüven'in "Leslie Caron ile Gecikmiş Bir Tanışma"sını okurken aldığım keyfe hüzün karıştı..
Gazete ve dergilerde böylesi "Yazılmış" röportajlar artık yok denecek kadar az..
Neden?..
Gazetecilik kolayladı ve ucuzladı da ondan..
Türkçe dahil hiçbir şey bilmeniz gerekmiyor, gazeteci olmanız için..
Bir teybin düğmesine basacak yeteneğiniz varsa tamam.. Gazetelerin manşetlerine, dergilerin kapaklarına imza atabilirsiniz..
Teyp icat oldu, mertlik bozuldu.
Şimdi "Ben falanca ile röportaja gidiyorum.. Neler sorayım" diye üç beş kişiye sor..
Soruları ve yanıtları teybe kaydet.. Çöz, gazeteye bas, oldu röportaj..
El oğlu da bunu yapar.. En küçük periyot, haftada birdir.. Çok önemli kişidir. Sözlerinin her kelimesi önemlidir. O söyleşiyi yapan, en az bir hafta hazırlanır, dersini çalışır. Söyleşinin kendisi zaten gündem oluşturur. Alıntılarla habere dönüşür.
Hayır.. Şimdi, her yerde ve herkesle söyleşi..
Dedik ya.. Kolay.. Ucuz..
Yazı yazma sanatı ile uzaktan yakından alakası yok..
Koy teybi, çöz teybi, yaz teybi.. Oldun gazeteci..
Bir gazetede beş, bir dergide yirmi beş soru cevap..
Okur sorulara göz atıyor, ilgisini çekeni okuyor sadece.. Çünkü ortada şurup gibi akan, okuru içine çeken bir "Yazı" yok!..
Röportaj yazıdır dostlar.. Düğme basıcılığı değil.. Fatih Özgüven sayısı azalan röportaj yazarlarından.. Leslie Caron röportajı harikaydı.
İşin acı yanı.. Bunun farkında olan yok.. Editörlerin dahi umurunda değil.. Teyp kayıtlarını "Yazı" sanıp, üzerine koca koca imzalar yerleştirerek işi bu hale getirenler onlar..