ÇOCUKKEN telefon etmeye postaneye giderdik.. Biri telefon edeceği zaman, postacı gelir eve haber bırakırdı.. "Dedeniz Muharrem Efendi Kilis'ten arıyacak, öğleden sonra postaneye gelin, bekleyin" diye.. O zaman telefon sadece postanelerde vardı.. O da iyi postanelerde, hepsinde değil.. PTT'nin "T" lerinden biri, telefondu işte.. Öteki "T" telgraf hepten unutuldu.. Posta, yani P, yani mektup ve havale işleri de can çekişiyor.. Çocukluk anılarımızda en duygulu yeri olan, şarkılara giren postane ve postacılar tarihe karışıyor.. Sadece bizde mi?.. Dünya da böyle.. Daily Mirror'da okudum.. İngiliz Posta İdaresi, postanelerini kapatma kararı alınca mahalleli ayaklanmış.. "Bizim postanemizi kapatmayın" diye bin imza toplamış ve Londra'ya genel müdürlüğe postalamışlar. Ama Genel Müdür bu dilekçeyi almamış.. Mektup postada kaybolmuş.. İyi mi?.