Otobüsün içi nasıl cıvıl cıvıl.. Bizim ev Kolej'in yanında Ankara'da.. Sabah erkenden binmişim, heyecanla.. İstikamet Cebeci.. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde ilk günüme gidiyorum.. Etrafım birbirinden güzel kızlarla dolu.. Belli onlar da ilk gün yolcusu..
Bu ne demek?.. Harika bir öğrencilik geçireceğiz demek.. İçim fıkır fıkır.. Tam dört ayak üzerine düşmek buna denir işte..
Otobüs geldi, biletçi "Fakülte" diye bağırdı..
İki fakülte yan yana.. Durağa göre ileri yürürsek, Mekteb-i Mülkiye.. Geri dönersek Hukuk..
Aaa.. İleri giden tek kişi benim nerdeyse.. O kızların hepsi, geriye Hukuk Fakültesi'ne yöneldiler..
Okula bir geldik ki, bizim 175 kişilik sınıftaki kızların sayısı onu geçmiyor.. Okulun tümünde zaten kız sayısı, insan vücudundaki parmaklar kadar..
Mülkiye o zaman en zor girilen okullardan biri.. İtibar sırasında da birinci sırada..
Neden?..
En gözde liselerin en iyi öğrencileri orda.. Kolejler, Sen Jozefler, Kabataşlar daha aklınıza ne gelirse..
Giriş çok zor.. Yığınla kişi sınava giriyor, bir avuç alıyor.
Daha mezun olmadan işiniz hazır.. Mali Şubedekileri bankalar paylaşıyor.. İdari Şubeden çıkanlar, kaymakamlık, valilik yolundalar. Asıl önemlisi, harici şubede okuyanların hepsi, geleceğin büyük elçileri.. Boş yok..
Peki bu gözde okulun sınavını niye güzel kızlar kazanamıyor?..
Duygu gene kızacak.. Allah akılla güzelli- ği dengeli dağıtıyor da ondan olmalı..
Neyse.. Demem o değil.. Aklım Hukuk kızlarında kalarak Siyasal kantinine yerleştik ki, tadı pek yok.. Bir erkek nüfus, nereye baksan.. Daha o gün kafaya koydum, komşuyu..
Birkaç gün geçmeden de, Hukuk Kantininde masamız oluştu.. Hukuklu kardeşim Tuncer Baytok (Nur içinde yatsın, bak anılmak istedi) sayesinde..
Masa da ne masa.. Hukuk'un en güzel kızları bizim masada.. Şuh kahkahalar durmadan bizim köşeden geliyor.. Ben de yakamdaki Mülkiye rozeti ile kasım kasım kasılıyorum..
Gözüm de dünyayı görmüyor.. Öyle görmüyor ki, farkında değilim.. Neyin mi?..
Bir gün gene etrafım harem gibi, oturuyorum.. Omzuma bir el dokundu.. Bir asker öğrenci.. Üniformalı hukukçu.. "Benimle cemiyete kadar gelir misiniz, önemli" dedi.. Cemiyet dediği, Hukuk Fakültesi öğrenci derne- ği.. Kalktık gittik..
Başkan Kemal.. Ünlü Kemalleri vardı Hukuk'un.. Kumkumoğlu.. Marlon.. Şimdi hangisi vallahi hatırlamıyorum.. Ama gazeteciyiz ya.. Tanırlar beni..
Çok kibar bir şekilde anlattılar ki, ben hukuk kantininde artık istenmiyorum..
Daha doğrusu, iki fakülte arasındaki dar sokak sınır ilan edilmiş, bu tarafa hiçbir Mülkiyeli istemiyorlar..
Sebebi tahmin zor değil..
Ben de Hukuklu olsam aynisini yapardım herhalde..
Bir daha Hukuk Fakültesi'ne ayak atmadım..
Tam 45 yıl sonra, bunları Hukuk Fakültesi konferans salonu kürsüsünde, Hukuklu öğrencilere anlattım, geçen hafta Perşembe günü öğleden sonra..
Hukuk Fakültesi öğrencileri, 90 Dakika'yı Yılın En İyi Spor programı seçmişler.. Kenan ile Haşmet her zamanki gibi kıvırınca, nöbetçi ödül alıcı ben gittim Ankara'ya..
"Bu ödül Kenan ile Haşmet'i mutlu etti, ama benim için çok özel başka anlamı var" dedim ve anlattım işte özel anlamı..
Kaldırdım ödülü havaya.. "Bu ödül, 45 yıllık yasağın sona erdiğini gösteriyor" dedim.. "Artık Hukuk Fakültesi'ne gelebilirim.."
Çıktım ki yasak gerçekten kalkmış.. Her zamanki gibi dünya güzeli Hukuk Kızları etrafımda.. Resim çektirenler.. İmza alanlar.. (Şimdi gene yasak konur mu dersiniz?..)
Haşmet ve Kenan çatlasın!..