Böyle mi olacaktı diye başlayalım.
Maç başlarken İmparator'un gözleri yaşlıydı. Ve bu duygusal vedada gözyaşlarını tutamaması normaldi. Maç sonundaki gözyaşlarında ise herhalde veda maçında, kendi sahasında Çaykur Rize'ye yenilmişliğin kahroluşu vardı. Terim bu maçtan güzel bir futbol ve iyi bir galibiyetle ayrılmayı düşünüyordu ama doğrusu ya sahadaki Galatasaraylı futbolcuların bunu gerçekleştirecek pek halleri yoktu. Terim de bunu hissetmiş olacak ki, ikinci yarıda sahaya iki genç adam daha sürdü. Bu adeta kendinden sonraki teknik direktöre ayrılık mesajıydı. "Bu gençlere dikkat et! Galatasaray'ın geleceği bunlarda."
Yeni teknik direktör bunu dinler mi, dinlemez mi bilmiyorum. Ama bildiğim bu Galatasaray'ın A'dan Z'ye bir değişikliğe ihtiyacı olduğu. Mondragon'dan başlayarak. Galatasaray'ın bu kadar kötü goller yiyen ve yediği golleri unutup en kritik dakikalarda üçüncü oyuncu değişmişken Galatasaray'ı kalecisiz bırakmaya yönelik saldırılarda bulunan bir kaleciye ihtiyacı yok. Satış kararı derhal verilmeli ve geri kalan maçlarda Aykut'a şans tanınmalı. Mondragon'un yediği birinci gole bakın. Rastgele bir vuruş. refleksini yitirmiş tınfır mıngır gelen topa ancak müdahele edebiliyor ve Saffet'in önüne bırakıyor. Supleksi olsa ikinci hamleyi Saffet'ten önce yapar, topu kapar. Bunu da yapamıyor ve bacak arasından gol yiyor. Penaltı, dünyanın en kolay kurtarılacak penaltısı. Kalecinin sağına, yerden tıngır mıngır atılıyor. Ama Mondragon kendini sola fırlatmış bile. Bunun üstünde ısrarla duruyorum. Galatasaray Mondragon'u silmeli ve Aykut'a şans tanıyıp kalan süre içinde gerekli görüyorlarsa dışarıdan yeni bir kaleci arayışına girmeli.
Yılmaz Vural'ın Çaykur'u Galatasaray'dan çok daha canlı, çok daha hareketli, çok daha kazanmaya azimli görüntü vermekle kalmadı. Sarı-kırmızılı takıma bir de pas nasıl yapılır dersi verdi. Rizeliler ortada rakip yokmuş gibi top çevirirken Galatasaraylılar aldıkları topların yarısından fazlasını ve rahat pozisyonlarda olmalarına rağmen Rizeliler'e attılar. Görüntü, o kadar garipti ki, bu mesela ligin son maçı olsa ve Çaykur bu galibiyetle kümede kalsa Galatasaray şike yapmadığını kimseye anlatamazdı.
Kongre için yorumunuz nedir?
Bu durumun baş sorumlusu Özhan Canaydın'a Galatasaray kongresi yeniden güvenoyu verdi. Durum bu açıdan bakınca iyice umutsuz görünüyor. Ama Canaydın samimi ve iyi bir Galatasaraylı. Çok az umudum var ama bu yönetimindeki fahiş hatalarından ders almayı başarmışsa, birinci dönemde yok saydığı yönetime bu dönemde söz, sorumluluk ve yetki hakkı tanırsa bir şeyler olabilir.