Aylar oldu, yazmıştım sizlere, Şişli'deki 1000a'yı.. Okurken "Bina" oluyor.. İşte tam da o.. Bir binada ne varsa, orda var.. Bu yaşayan ev-dekorasyon fuarını Ünal'la gezmiş, bayılmıştık..
Şimdi iki ucuna iki yeni bölüm ekleniyor dediler.. Gene Ünal'la gittik..
"1000a Stock out" demişler adına..
Binanın iki ucunda iki bölüm.. 1000a içinde yer alan mağazalar, stok fazlalarını bu bölümlerde eritecekler.. Nasıl olacak?.. Fevkalade çarpıcı indirimlerle.. Yüzde yetmişe varan, oran derseniz.. Paraya bakarsanız, milyarı bulan, aşan indirimler söz konusu, her türlü döşeme, dekorasyon malzemesi, mobilyada..
Bir mutfak var, tepeden tırnağa mesela.. 16 bin euro fiatı.. Burada 6 bin 500.
2.5 milyarlık yemek odası takımı 1.5 milyar..
Kapalı oto parkı da var.. Bu hafta sonu gidin mesela ve görün.. Bir şey alma niyetiniz yoksa da gidin.. Önce bu Stock out bölümlerine bakın.. Sonra bir yaşayan müzeyi dolaşır gibi, tüm katları dolaşın, tüm dükkanlara uğrayın..
İddia ediyorum vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız..
Ve tekrar söylüyorum.. Satın almak değil mesele.. Gidip görmek yeterli çok hoş vakit geçirmek için..
Tabii bu hoşluğa iki ilave yapabilirsiniz..
Birincisi en alt kattaki, hafif İtalyan Locandası.. Yorgunluk giderme kahvesi ya da pratik ama lezzetli bir atıştırma için..
Bir de, hemen girişteki galeri.. Art Home..
Devlet sanatçısı, Güzel Sanatlar Fakültesi'nin defalarca dekanı üstad Sadi Diren'in bir seramik sergisi var.. Olmaz böyle şey.. Aslında "Gidin" demem bile fazla.. Galerinin önünden geçerken, içerdeki şekiller, renkler, sıcaklık sizi hem de öylesine çekiyor ki.. "Gel" diyor.. "Gel bak.."
Yer çekiminden kuvvetli.. Kopamadık, daldık içeri Ünal'la.. Hoca da orda değil mi tesadüf.. Öyle tatlı, öyle şirin, öyle sıcak ki.. Eserleri de onu yansıtıyor zaten..
Anlattı bize figürlerini..
Kapıdan girerken iki mezar taşının arasından geçiyorsunuz.. Niye mezar taşı..
Mesaj ne?..
Hoca diyor ki, "İslam'da heykel yok' derler.. Olmaz olur mu?.. Bütün mezar taşları birer heykeldir aslında.." Bu iki stilize porselen taş, işte bunun için orda..
Bir döne döne yükselen kule var mesela.. Tabandan başlayıp, tavana kadar yer yer tekrar eden ayni figür.. Ama yukarı çıktıkça ufalıyor..
Bu bir fizik kuralı mı?.. Yükselip uzaklaştıkça küçük görünme.. Yoksa bir felsefe mi?.. Zirveye yaklaştıkça küçülmesi insanın.. Ne var ki figür insan değil..
Ne figürü olduğu da açık seçik belli.. Sadi Hoca "Politikacı bu.. Zirveye çıktıkça küçülmesi politikacının" diyor.. Ben de "Aman hocam başımızı derde sokma" diyorum..
Hocanın seramikleri sevgiyi ve çelişkileri anlatıyor..
Sevginin kendisi bir çelişkiler yumağı değil mi, zaten!..