Türkiye Futbol Federasyonu'nun yeni dönemdeki başkanı da belli oldu.. Haluk Ulusoy..
Ulusoy geçen hafta çıktı, "Gereken temasları yaptım. Başkanlığa devam" dedi..
Bu ne demek?..
Mesele sanıldığı gibi Aile değil.. Ulusoy ailesinin "Futbolu bırak, işinin başına dön" diye bir çıkış yaptığı söylenmişti, aylar önce.. Gülmüştüm.. Ailenin Haluk Ulusoy'u Şenes Erzik'e tavsiye ederken neler dediğini iyi bildiğim için gülmüştüm.
Aile değil..
Geçen defa başkanlığa devam için icazeti Alaattin Çakıcı'dan aldığını da bütün Türkiye biliyor.. Ergun Gürsoy devreye girmiş, Çakıcı'nın istediği kurbanlar Eyüp Sultan'da kesilmişti de..
(Burada bir parantez açalım.. Four Four Two adlı İngiliz futbol dergisi Türkiye-İngiltere maçı dolayısı ile, Türk futbolu hakkında bir soruşturma yapmış, bu arada bana da sorular sormuştu. Sorular arasında Ulusoy-Çakıcı ilişkileri de vardı. Kurban kesme olayını doğruladım. Yazıyı hazırlayan Nicholas Birch benim ağzımdan "Baskılar, Çakıcı, Fransa'da uyuşturucu kaçakçılığından yakalanınca bitti" demiş..
Geçen nisan tarihli dergiyi nerdeyse bir yıl sonra birileri ortaya sürmüş.. Niyet açık..
Açık da, benim böyle bir sözüm yok. Birch'e Çakıcı için "Bir tür Türk Godfather'ı.. Bizde onlara Baba denir" dedim. Hepsi bu..)
Şimdi Çakıcı da bu işlerden elini ayağını çekmiş, köşesinde oturuyor. O zaman temas onunla da yapılmadı..
Peki kimle yapıldı?..
Açık değil mi?..
İktidarla..
Haluk Ulusoy, tam bir ANAP manevrası ile Federasyon Başkanı oldu. Ersin Taranoğlu ve Mesut Yılmaz'ın planlarına, Yücel Seçkiner müdahele bile edemedi. İşi bitirdiler.
ANAP'tan kalan tüm mirası temizleme hareketine giren ve bürokrasiyi neredeyse dümdüz eden AKP hükümeti, en ANAP'lı Ulusoy'u yerinde tutacak mıydı?..
Mesele bu..
Günün birinde öyküsü yazılır..
Ulusoy allem etti, kallem etti.. AKP iktidarını da avcunun içine aldı. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, şimdi Ulusoy'un özel kalem müdürü gibi dolaşıyor. Spordan Sorumlu Başbakan Yardımcısı M. Ali Şahin, tüm politik olma çabalarına rağmen, Ulusoy'la anlaşıldığı söylemlerini doğrular bir tutum içinde..
AKP ile Ulusoy arasındaki anlaşmazlık Şenol Güneş..
Ulusoy artık Güneş'le çalışmak istemiyor. Kafasında Fatih Terim ya da Mustafa Denizli var. Oysa Ulusoy'a icazet veren AKP iktidarı, aynen Ulusoy'a yol açmasını sağlayan etkilerin altında "Şenol Güneş'le devam" diyor. Ulusoy son ana kadar direniyor.. Ama kabul ettiremiyor.. "Peki" diyor.. Bunun üzerine AKP de "Peki" diyor..
Şimdi..
Futbol Yasası değişecek.. Ama Anayasa'nın eşitlik kuralını ihlal eden madde değişmeyecek. Futbol başkanlarında da "Üniversite diploması ve yabancı dil şartı" maddesi yeni yasaya da konmayacak.
Ulusoy'un kaynak aktararak oy deposu yaptığı kulüp dışı kurum temsilcileri sayısı artırılarak, hatta iş daha da sağlama alınacak.. Federasyon kulüplerle bağını en aza indirerek, iktidarın her dediğini yapan bir kurum haline getirilecek ve özerklik fiilen sona erdirilecek.
(Bir parantez daha.. Zeki Çol, bu ülkenin bildiğini korkmadan söyleyen ender spor yazarlarından biri.. İlkeli.. Geçen hafta, Ulusoy Federasyonu'nun, Futbol Kurultayı'nda oy deposu haline getiremediği ender kurumlardan biri, Faal Hakemler Derneği'ni kontrol edebilmek için nasıl baskılar yaptığını açık açık yazdı.. Ne oldu?.. Zeki Çol'un, Ömer Üründül ile TRT1'de yaptığı, bu ülkenin en saygın futbol programlarından biri aniden yayından kaldırıldı..)
Plan bu.. İstenen bu.. Sözde özerk.. Fiilde iktidar kontrolünde bir federasyon..
Şimdi söyleyin bakalım..
Siz bu iktidarın yerinde olsaydınız, Haluk Ulusoy'u mu tercih ederdiniz, mesela Şenes Erzik'i mi?..
Durum öyle açık ki..
AKP, kontrolünde bir başkan istiyor. İstediğini buldu.
Haluk Ulusoy, ille de başkan kalmak istiyor. Her şeye razı.. O da istediğini buldu.
Alan razı.. Veren razı..
Medya da zaten zil takıp oynuyor..
O zaman bana ne oluyor?..