Türkiye'de pek spor sayfası yapılmadığı için, iki spor efsanesinin ölümü bize pek yansımadı.. Hatta şimdi adlarını yazdığım zaman pek çok spor müdürü "Kim bunlar yahu" diyecektir..
Fanny Blankers Koen.. Uçan Ev Kadını.. Bizdeki adı ile Uçan Hollandalı Fanny 85 yaşında Alzheimer'den öldü. Dünya Atletizm Federasyonu Fanny'yi 1999'da "20. Yüzyılın Kadın Atleti" seçmişti. Spor yaşamında 20 dünya, 85 Hollanda rekoru olan Fanny, 1935'te Atletizm dünyasına adım atmış, en doruk yılları savaşa rastladığı için iptal edilen 1940 ve 1944 Olimpiyatları'nda yarışamamıştı.
1948'de Londra Oyunları başlarken Fanny artık 30 yaşında ve iki çocuk annesi bir kadındı.. İşte bu kadın efsane oldu. Bugüne dek hiçbir kadın atletin tekrar edemediği bir başarıya imza attı. 100-200- 4x100 ve 80 metre engellide (O zaman 100 engelli böyle koşulurdu) 4 altın madalya kazandı. 30 yaşındaki anne, 11 günde sekiz yarış koşmuş ve hiçbirini kaybetmemişti.
Bütün dünya onu konuşur, ülkesi tanrıça mertebesine yükseltirken, Fanny "Bütün yaptığım birkaç koşuyu kazanmak oldu" diyecek kadar mütevazi idi.
***
Leonidas.. Bu adı Halit Ağabeyim (Kıvanç) hatırlar.. Bir de Kahraman Bapçum.. Leonidas Da Silva, futbolda "Seyir güzelliğine dayanan" Brezilya Futbolunu yaratan adamdı dersem, abartmış olmam..
1938 Dünya Kupası'nın gol kralı olduğunda ben dünyada yoktum. Ama tanıdım. Efsane olduğu, dilden dile anlatıldığı için tanıdım. "Kara Pırlanta" diye anılan Leonidas da 90 yaşında Alzheimer'den gitti.
Leonidas'ı efsane yapan Dünya Kupası'nda attığı 8 golün özellikle birisiydi. Dünya, röveşata denen vuruş güzelliği ile 1938'te Leonidas sayesinde tanıştı.. Bizde özellikle Ümit Karan'ın sık sık denediği bu güzel ama çok zor vuruşun bir dünya yıldızı da, 50'li yıllarda bir başka Brezilyalı Pinga idi.. Sevgili Coşkun Özarı'nın bir dostluk maçında bir yumrukta çenesini kırdığı Pinga!..