Şansal Büyüka "Hıncal haksızlık ediyor" demiş.. Lucescu'ya.. Erman Toroğlu'na.. Altan Tanrıkulu'na ve Digitürk'e.. Ve de kırk yılın gazeteci ustalığı ile "Çaktırmadan" yol gösteriyor.. "Hıncal sen bunları bırak.. Trafikle uğraş.. O işi iyi yapıyorsun.." En sevdiği televizyon spor programlarını sayarken en tepeye "Tele Gol"ü koyup, 90 Dakika, Derin Futbol gibi futbolun en saygın programlarının lafını bile etmeyen Şansal'a aslında yanıt vermemem gerekir.. Ama 40 yılın dostluğu var.. Bir de ben, son yıllarda ruhunu futbola satmış olmasına rağmen, onun hala bu ülkenin en iyi "Spor" Müdürlerinden olduğuna inanırım.. Yani sevgi ve saygı.. O zaman işte cevap.. "60 maçta bir mağlubiyet mi, korkaklık?.." Sevgili Şansal bu demagojiyi sen yapma.. Türkiye'de Beşiktaş'ı yenecek kaç takım var?.. Fener dökülüyor.. Galatasaray bitmiş. Trabzon yıllardır yok.. Buna rağmen kaç maçı hakemler (Sinan Engin'e sor) hediye etti Beşiktaş'a.. Kaç maçta Lucescu şapkadan ne mucize tavşanlar çıkardı. İç maçlarla gözü boyananların arasına girme Şansal!.. Serdar Bilgili ve arkadaşları bu kadroyu Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu için kurdular.. Hani nerede Beşiktaş?.. Prag'daki Sparta maçı.. İstanbul'daki Lazio maçı.. Roma'daki Lazio maçı.. İstanbul'daki Chelsea maçı.. Bu dört maçın birini yürekli oynasa, kazanmaya oynasa ve kazansa Beşiktaş bugün Şampiyonlar Ligi'ne devam ediyordu. Hem de artık daha kolay, karşılıklı iki maçla eleme usulü Şampiyonlar Ligi'ne.. Dördünde de korktu. Dördünde de, Avrupa'nın en müthiş hücum oyuncularına sahip Beşiktaş'ı beraberliğe yatırmaya kalktı.. Son Chelsea maçını hatırla.. Maçı kazanmak dahi istemeyen Chelsea önünde dizginleri ele alacağına, el futbolu ile gerdeğe girmeye kalktı. Kaderini Beşiktaş'tan fazla güvendiği Lazio'ya bıraktı ve elendi gitti. Küçük hesapların küçük adamı Luce bir şeyi çok iyi biliyor.. Türk medyasını.. Ligi kazanınca işin biteceğini biliyor. Bu ülkede dışarıda kaybedilen şeylerin hesabı sorulmaz.. Varsa yoksa içeri. Türk medyası bir tarafta ben bir taraftayım.. Tek başıma "Lucescu korkaktır. Lucescu Beşiktaş'ı ve Türkiye'yi kandırıyor. Medya da ona alet oluyor" diyorum.. Tek başıma olmam, haksız olduğum anlamına gelmez. Geri kalanların gözlerinin nasıl kapalı, nasıl popülist, nasıl küçük hesapların, küçük başarıların adamları olduklarını ortaya koyar.. Erman Toroğlu, elinden tuttuğum, televizyon starı yaptığım, futbol kurallarını yorumlamayı öğrettiğim, torpille lisans aldığı hakemlik günlerinin kurallarındaki değişmeleri yakından izlemenin önemini beynine çaktığım adamdır. Onu ben "Erman" yaptım.. Bunu hiç hazmedemedi. Hep bana saldırdı. Hakaret etti, ihanet etti. Hoşgörü ile baktım. Onu yücelten yazılar yazdım.. "Kale arkası onun. Ben helva dövücünün hık deyicisiyim" diyecek kadar alçakgönüllü davrandım. Her başı sıkıştığında, her yeni programa başladığında yanında oldum. Senin en sıkıntılı günlerinde Şansal, üstelik Erman'ın kaprislerini aşma işini de yüklenerek "Kale Arkası"nı Digitürk'te yeniden başlattım.. Ben bunları yaparken, o sırtımdan hançerlemeye devam ediyordu, alenen.. "Utanır" diye bekledim. Daha da azıttı.. İpleri koparttı. Şimdi benim için artık Erman diye bir adam yok.. Haksızlıksa kabul.. Ama önce Erman'ın bana yaptığı haksızlıkları da işaret etseydin keşke.. Bu konuda son bir not.. Ben Kale Arkası'nda Erman'ı kontrol ediyor, dengeliyordum. Sallamalarına papuç bırakmıyordum. Sen "Kavuklu ile Pişekar"a döndürdün işi Şansal.. Meydanı ona bıraktın. Sadece pas atıp, susuyorsun. O da sallıyor. Altan Tanrıkulu'na haksızlık yapmıyorum. Kendi de öyle sanıyor ama değil.. Altan'a bu mesleğin temel ilkelerini ben öğrettim. Yeteneklerini en iyi ben biliyorum. Altan benim Türk medyasının geleceği konusunda en büyük umutlarımdan biri.. Bir gün, Allah ömür ve beyin verir, yazmaya devam edersem Genel Yayın Müdürüm olacak. Ona da inanıyorum. İşte bu, sırf bu sebeble acımasızca eleştiriyorum. Her eleştirimle Altan'ı düşünmeye zorluyorum. Gelişme, ancak düşünmenin başlaması ile mümkün.. O haklı.. Ben haklıyım, o kadar önemli değil.. Önemli olan insanın düşünmeye başlaması.. Ben bu yazıları herkesin sandığı gibi her sabah 10-12 arası işimde yazmıyorum.. O işin tape kısmı.. Yazılarım saat birde yatakta ışıkları kapadığım zaman yazılıyor.. O zaman düşünüyorum. Yaşadıklarımı.. Yazacaklarımı.. Altan'ı acımasızca eleştirmeye devam edeceğim.. Bunların haksızlık değil, ona en büyük yardım olduğunu bir gün anlayacak ve o bir gün, ben bu dünyada olmasam da "Teşekkür ederim Hıncal Ağabey" diyecek. Digitürk'e haksızlık ne?.. Eleştirilerim mi?.. Yazdıklarım az bile.. Ben yayın hakkı için 600 milyon dolar gibi akıllara durgunluk veren bir para ödeyen Digitürk'ün en iyi maç yayıncılığı yapmasını istiyorum.. Ekran başında ne kadar fazla insan toplanırsa, o 600 milyon dolar o kadar geri döner.. Maç spikeri reklam metni okur mu Şansal?.. Bir maç yayını içine, insanın konsantrasyonunu yok edecek kadar band reklam, altyazı konur mu?. Korner atılırken reklam biner mi?.. Gol akını yapılırken, yavaş çekimle geriye dönülür mü?.. Bir yayın yönetmeni bir maçta topu 20 defa kaybeder mi?.. Yazdıklarımın hangisi haksız?.. Hangisi Digitürk'ün zararına.. Ben bu ülkenin televizyonda en iyi maç izleyen gurubunun ev sahibiyim.. Bir gün sağlam bir adamını aramıza yolla, sana rapor etsin edilen küfürleri.. Ben küfür edilmesin istiyorum.. Ben küçük hesapların yerini geniş vizyonların almasını istiyorum.. Milli marş çalınırken ve takımlar teker teker gösterilirken, Turkcell yazıyorsa belden, Aria yazıyorsa kelleden çekim ne demektir Şansal?.. Bu nasıl ufak ve yakın hesaptır. Yarın "Digitürk göstermiyor" diye Aria sponsorluktan çekilirse, o takımların alım gücü azalırsa, daha zayıf takımlar kurarlarsa, futbolun kalitesi ve heyecanı düşerse kim zarar eder?.. Akıllı Digitürk yöneticisi sponsorları teşvik için elinden geleni yapar ki, futbol her geçen gün daha çok izlenir hale gelsin.. Digitürk de daha fazla kazansın.. Şimdi bunu yazmam mı haksızlık?.. Digitürk'e haksızlık yapılıyor.. Kim yapıyor?.. Akşam gazetesi.. Yani senin gazeten Şansal!.. Salı gecesi bizim programı izlemek istedim. Öteki gazeteler yazmaz. Ama Akşam Digitürk'ün gazetesi. Lig TV programı olmalı.. Yok.. Akşam haftalık TV ilavesi çıkarıyor. Ona baktım.. Onda da yok.. Yahu Digitürk'te harika filmler oynuyor. Harika programlar var.. Hani nerede içerik?.. Akşam her gün tam sayfa, sadece Digitürk sayfası yapsa, millet akşamları evinden çıkmaz olur. Akşam sanki utanıyor Digiturk'ten, yok sayıyor.. Ona laf yok.. Ben Digitürk'ü ciddiye alıp eleştiriler yazıyorum. Teşekkür beklerken, haksızlık.. Sen "Yaşasın Telegol" diye bir utanç programını göklere çıkarırken, Derin Futbol'u ağzına almıyorsun, normal.. Ben Digitürk bir adım daha ileri gitsin diye çırpınırken, haksızlık.. Yapma Şansal!.. Yapma!..