Türk futbolunun ve Galatasaray'ın taçsız kralı Metin Oktay için 19 yıl sonra geniş kapsamlı bir gece düzenlendi. 28 Eylül'deki gecede ben de vardım. Düzenleyenleri ve emeği geçenleri kutluyorum.
Bir medya mensubu olarak davet alamadıkları ya da unutuldukları için serzenişte bulunanlar oldu. Bu konuda AGS platformunda büyük ses getiren 13426 nolu Galatasaray kongre üyesi Seza Tetik'in mailini yorumsuz olarak sizlerle paylaşıyorum:
1964-1965 sezonu. Yer Mithatpaşa Stadyumu. Metin Oktay kaptanlığında Galatasaray, Altay'a karşı oynuyor. Sevgili Metin Oktay'ımız "Taçsız Kral" filmini henüz çekmemiş, bense daha 10 yaşındayım.
O güne kadar sadece radyodan ismini duyduğum, siyah-beyaz sayfalarda resmini gördüğüm, Metin Oktay'ı canlı olarak ilk kez seyredeceğim. Yaşadığım heyecanı unutamam. O günden sonra da Taçsız Kral'ı bir daha hiç unutmadım; hep sevgi ve saygıyla andım.
Konu, Taçsız Kral olunca onu hatırlatan, hatırlayan herkese sevgi ve şükranla bakarım. Ancak, kafamdaki birkaç sorunun cevabını veremediğim için açıkça soruyorum ve sorumlulardan cevap bekliyorum.
1- İki aydır Kalamış'ta büyük gizlilik içerisinde hazırlandığı söylenen bu organizasyonun düzenleyicileri, hangi kriterlere uymadığım için bana davetiye vermediler?
2- Düzenleyiciler ve onların davetlileri benden daha mı çok Metin Oktay'ı seviyorlar?
Keşke böyle bir anma gecesini herkesten gizli şekilde kapalı kapılar arkasında hazırlamayıp, fikirlere açık bir heyetin sorumluluğuna verselerdi.
Hem böylelikle yönetimin gözetimi altında, yeterli desteği alırlar, katılımın daha fazla olması sağlanır, sadece seçilmiş birkaç yüz davetli yerine, kongre üyelerinin tamamına açık olabilirdi. Belki de, yeni stadımızda 52 bin seyircinin desteği ile Türkiye'yi ayağa kaldıran bir organizasyon olabilirdi.
Metin Oktay'a duyduğum, duyduğumuz bu saygının altında yatan özellik, onun "Taraftarı üzmeyelim baba" sözünde gizli değil mi? Siz, taraftarı üzdünüz.