Güney Afrika'da yapılacak 2010 Dünya Kupası'nda olmayı ülke olarak çok istiyoruz. Mevcut kadronun yanısıra arkadan da iyi bir jenerasyonun geldiğini görüyoruz... Gelecekteki parlak neslin kendine güven kazanması adına Dünya Kupası'na gitmeliyiz. Ama kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi bize yetmiyor. Bir yanda 4 maçı kazanacağız, diğer yanda Bosna Hersek'in takılmasını bekleyeceğiz.
Milli Takım'ın mükemmel bir kadroya ve hedefi yüksek bir hocaya sahip olmasından dolayı galibiyetler konusunda şüphem yok. Ancak başarıya giden yolda en büyük hata rakipleri küçük görmektir. Kamuoyunda "Türkiye Estonya'yı rahat geçer" gibi bir hava var. Böyle bir yanlışa düşmek yani; rakibi küçük görmek büyük facialara neden olabilir. Hazırlık maçı bile önceden kazanılmaz. Atalarımız "Ummadık taş baş yarar" diye boşuna dememişler.. O taşın Estonya olmaması için kafalar Bosna maçına, bedenler Estonya maçına kitlenmemeli.
RÖVANŞ FAUL YAPMAMALIYIZ
Estonya yıldızı olmayan ama çok koşan, rakibi bozmaya oynayan, golü yediğinde bozulmayan bir oyun karakterine sahip. Ayrıca Estonya'nın agresif oyunu, Milli Takım'ın top tekniği yüksek oyuncularına ters gelebilir, hatta öfkelendirebilir... Bu yüzden, üç gün sonraki Bosna maçına kayıpsız çıkmak istiyorsak asla "Rövanş faul" düşüncesi içinde olmamalıyız. Hırslı ve kavgacı değil, azimli ve mücadeleci ruh haliyle oynamalıyız.