Türkiye'nin en iyi haber sitesi
LEVENT TÜZEMEN

Basit oyna... Ayağa oyna... İleriye oyna...

Bu günlerde 3G reklamlarından nefes alamıyoruz. Her yerde teknolojinin bu son adımı ile ilgili reklamlar, bilgiler, duyurular var. Toplum olarak yeniliklere hemen kucak açıyoruz. Yapılacak bir araştırmada 3G'ye geçişin kişi başına gelire oranı en yüksek ülkenin Türkiye çıkacaktır. 3G'den futbol yayınları da etkilendi ve klasikleşmiş "Maraton" programı da "3Güne" çıktı!
Galatasaray'ın Netanya'yı elediği maçın ardından basın toplantısına giren Rijkaard'ın sağ kolu Neeskens'e bir soru sordum: "Rijkaard'ın ve ekibi, takımlarında ayağa pas oynama konusunda hassaslar. Galatasaray da yerden ayağa oynamaya çalışıyor. Sizce takım bu konuda ne kadar mesafe aldı?"
Hollandalı'nın yanıtı, 3G formülü gibiydi: "Futbol felsefemiz bu anlayış üzerinedir. Basit oynamak, ayağa oynamak, ileri oynamak keyif verir. İsabetli ve çok pas yaptığınız süreç içerisinde kolay hücum edersiniz. İleri hızlı çıkarsınız. Rakibinizi de savunmasında organize olamadan yakalarsınız. Organize olmayı başardığında, pas trafiğiyle bunu da bozarsınız. Israrla çalışıp her hafta üstüne koyuyoruz. Kaliteli oyuncularımız var. Şu ana kadarki gelişme beklentilerimizin üstünde. Takım, Ağustos başı için öngördüğümüz noktanın ilerisinde. Bu da, ulaşacağımız nokta hakkında beni ümitlendiriyor."
"Galatasaray'ın fizik kalitesi geçen sezon çok eleştirildi. Bu açıdan gelinen nokta sizi memnun ediyor mu?" şeklindeki ikinci soruma verdiği yanıt da şöyleydi:
"Memnunuz. Çok iyi çalışıyoruz. Milli maçlar ve diğer nedenlerle geç gelen oyuncular arayı özel idmanlarla kapattı. Şu anda fizik olarak 70 dakikadayız. Ama 3-4 haftada 90 dakikayı buluruz. Herkes hazır olunca (Mehmet Topal gibi sakatları ve Elano gibi eksiği olanları kast etti) daha da keyif veren bir Galatasaray izleyeceğiz."
Rijkaard'ın Neeskens'i konuşmaya göndermesi, iki Hollandalı arasındaki uyumu, arkadaşlığı ve en önemlisi saygıyı ortaya çıkaran önemli bir alçak gönüllülüktü. Bunu sezon içinde sürekli yapacaklarını da duyurdular. İşte böylesine küçük ayrıntılar, Hollandalı teknik heyetin kısa süre içerisinde takım içinde de çok sevilip saygı görmelerini sağladı.
Rijkaard'ın maç öncesi yaptığı basın toplantısında Süper Kupa maçındaki Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı yorumlaması yönündeki talebi de "Süper Kupa finalini seyrettim. Ama Beşiktaş ve Fenerbahçe'yi değerlendirmek benim için yersiz olur. Çünkü benim için önemli olan kendi çalıştırdığım takım ve onun başarısı. Onun dışında Beşiktaş, Fenerbahçe ve diğer rakiplerimize saygım sonsuz" diyerek geri çevirmesi polemiklere girmekten imtina edeceğini gösterdi. Türk teknik adamların en önemli sorunu bu tür polemiklere kolay kapılıp dağılmaları.
Rijkaard'ın bu saydığım faktörler gibi çok önemli bir artısı daha var. Bu özelliğinin futbolla ilgisi yok; ne kadar "adam gibi adam" olduğunun ve alçak gönüllüğünün bir göstergesi bu. Yabancı teknik direktörler yaptıkları reklamlarla ilgili maddi bir beklenti içinde olur. Ancak Rijkaard geldiğinden beri 40 yıllık Galatasaraylı gibi davranıyor. Hemen her yerde hep Galatasaray ürünleriyle kamuoyunun önüne çıkıyor. Galatasaray ile iş birliği yapan sponsorların veya kulüp girişimlerinin tanıtımlarına gönülden katılıyor. Yüksek kariyerine karşın Galatasaray markasının önüne, yanına dışarıdan bir marka veya sponsor koymuyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA