Galatasaray, alt yapıdan yetişen genç oyunculara büyük kulüpler arasında en çok değeri veren kulüptür. Yönetici Fatih Gökşen her ortamda, "Gençler bizim geleceğimizdir" diye konuşur. Genç oyunculardan kendilerine sunulan fırsatları değerlendirebilenler kalıcı olur. Her genç oyuncunun da A Takım'da oynaması konusunda bir kural yoktur. Genç oyuncu bu başarı merdivenlerini kendi becerisi ve yeteneğiyle tırmanır. Gençleri kazanmanın bir başka yolu da onları satmak değil kiralamaktır. Galatasaray'ın idari menajeri Adnan Sezgin, Gerets'in kendilerine sunduğu raporda, "Takım içinde forma şansları bulunmayan oyuncuları deneyim kazanmaları adına kiralayalım" talebinde bulunduğunu açıkladı.
Shakespeare, gençlik için, "Çok dayanmayan bir kumaş" yorumunu yapmış. Son yıllarda Galatasaray'ın gençleri için bir isteri krizi içinde, "Neden oynatılmıyorlar?" yorumu yapılıyor. Hatta Gerets sorgulanıyor. Oysa Gerets döneminde çok genç bu fırsatı eline geçirdi. İçlerinden sadece Arda atlaması gereken basamakları atladığı için kalıcı oldu. Uğur, Ferhat, Aydın, Özgürcan, Mehmet Güven gibi yenetekli gençler devamlılık konusunda sıkıntı yaşadıklarından dolayı kalıcı olamadı.
ARDA ÇABUK HAZMETTİ
Arda'yı analiz ettiğimizde 17 lig, 7 Avrupa, 5 Milli, bir de Türkiye Kupası maçı olmak üzere toplam 30 maç oynamış. Arda bu çıkışı ve istikrarı yakalarken bireysel becerisinin yanı sıra yakaladığı özgüvenle başarı merdivenlerini tırmanmış. Ve sırtına yüklenen ağır görevleri de kaldırmayı başarmış. Futbol sadece ayakla ve beceriyle oynanan bir oyun değil. Genç oyuncunun kalıcı olabilmesi ve istikrarlı bir yapıya bürünmesi için "Büyük takımı kaldırma" psikolojisine sahip olması gerekir. Arda büyük takım pisikolojini çabuk sindirdirdiğinden dolayı, G.Saray'ın ve Milli Takım'ın devamlı oyuncusu oldu. Arda, özgüvünenin rahatlığı içinde çoğu maçlarda G.Saray'ın oyun planının baş mimarlığını üstlendi. Yaratıcılığı ile oyuna damgasını vurdu. Takım arkadaşları bazı maçlarda, "Golün ortasını Arda yapacak, gol pasını Arda verecek" beklentisi içine girdi. Yoğun maç trafiği içinde ve değişik psikolojik motivasyonlar gerektiren maçlarda Arda sırtına binen baskıları aşmayı çok iyi becerdi ve başarılı oldu.
"Figo Aydın" lakabını taktığım genç Aydın Yılmaz bana göre Arda'dan daha yetenekli ve kapasiteli olmasına rağmen "Büyük takım" psikolojisini özgüven potası içinde eritemedi. Yaşadığı sakatlıklardan dönüşü de uzun olunca forma şansı da bulamadı. Oysa Aydın topla rakip kaleye dikine çabuk gidebilen, hareket halinde rakibe çalım atabilen, isabetli vuruşları olan bir oyuncu. 17 Yaş Altı Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonu olan ve Dünya dördüncülüğü yaşayan Aydın, uluslararası arenada kazandığı deneyimi G.Saray'da bir istikrara oturtamadı. Konya'da müthiş özgüveniyle attığı gol sonrası aynı özgüveni devamlılık adına kullanamadı. "Gerets, Aydın'a fazla şans vermedi" diyenlere katılmıyorum. Bir hoca kendi bindiği dalı kesecek kadar aptal değildir. Aydın gibi yetenekli, oyun görüşü yüksek bir oyuncuyu hangi hoca kazanmak ve oynatmak istemez? Arda'nın psikolojik başarısını Aydın başardığı gün G.Saray'ın 10 numarası olur.
ŞAMPİYONLUK ÖNEMLİ!
Bazı yazarların, "Gençlerle oynayalım iki sezon şampiyon olmayalım. Geleceğin takımını kuralım" önerisine katılmıyorum. G.Saray kurulduğundan bu yana hep şampiyonluğa oynamış bir takım. 20 milyon taraftarı olan bir kulüp başarı konusunda asla geri adım atamaz. "Şampiyon olmayalım" sözü acaba taraftardan geçer destek alır mı? Sponsorlar ya da yayıncı kuruluş, bu düşünce içindeki bir takıma aynı paralarla destek olur mu? Olmaz...
Bugün Juventus, Barcelona, Real Madrid, Manchester United, Bayern Münih, Arsenal gibi kulüpler alt yapılarından ne kadar genç oynatıyorlar. Gençleri oynatıp oynatmama konusunda ne kadar sorgulanıyorlar. Alt yapıda sivrilen bir oyuncu "Büyük takım oyuncusudur" diye bir kural yok. Ama büyük takım olgusunu içine sindiren, büyük takım basamaklarını atlayabilen gençlerin önünü de kimse kesemez.