Galatasaray-Bordeaux maçı geride kaldı ama Olimpiyat Stadı'nda gidiş ve dönüşte yaşanan trafik rezaletinin tartışması kapanmadı. Yaşanan eziyeti unutmayan Galatasaray taraftarı bana sıkıntılarını aktarmayı sürdürüyor. Kombine biletlerini yırtıp attıklarını söyleyenler yönetimi suçluyor. Bir çoğu da "Kalan iki maça gitmeyeceğiz" diye öfke kusuyor. Yaşanan trafik çilesiyle ilgili kim suçlu?
İstanbul Valisi Sayın Muammer Güler "Planlama ve yönlendirme bizim işimiz mi, yoksa kulübün işi mi?" açıklamasıyla topu Galatasaray yönetimine atıyor. Sayın Vali yaşanan çileyle ilgili, "Şampiyonlar Ligi sistemini uyguladık ama aynı sonucu alamadık. Çünü o günkü finalin her saniyesi planlanmış ve programlanmıştı. Bize sadece denetleme görevi kalmıştı" görüşünü savunuyor. Peki Şampiyonlar Ligi finali ile ilgili planlama ve yönlendirmeyi Liverpool ile Milan kulüpleri mi yaptı?
Milli Takım ve kulüpler düzeyinde birçok Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası ve Avrupa maçı izledim. Son Dünya Kupası dahil ulaşımla ilgili planlama ve yönlendirme konusunda takımların etkili olduğunu görmedim. Maçların oynandığı kentlerde tüm kontrol o kentin valiliği, emniyeti, spor kurulu ve belediyesinin elindeydi. Sadece saha içindeki güvenlik, özel elemanlardan oluşan ekiplerle sağlanıyordu. Zaten Avrupa'nın birçok kulübü de saha içinde bu yolu izliyor. Saha dışında yine devletin güçleri görev yapıyor.
Şampiyonlar Ligi final maçı öncesi Vali Güler'in başkanlığında yapılan toplantıya UEFA, Büyükşehir Belediyesi, İl Emniyet Müdürlüğü, Jandarma Alay Komutanlığı, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Gümrükler, Sabiha Gökçen ve Atatürk Havalimanı ile Futbol Federasyonu yetkilileri katılmıştı. Alınan önlemler sonucu hiç trafik rezaleti yaşanmamamış ve SABAH Yazarı Sayın Prof. Dr. Aydın Ayaydın da organizasyondan dolayı köşesinde Vali Güler'e övgü yağdırmıştı.
Dev organizasyonu düzenlemede sınıfı geçenler neden salı günü sınıfta kaldı? İnsanlar yollarda neden telef oldu? Çünkü Şampiyonlar Ligi finalinin önlemlerinin yanına bile yaklaşılmadı. Çünkü o finalde Türkiye'nin itibarı söz konusuydu. Bir hata sonucunda Avrupalı'nın hapşırığının Türkiye'yi grip yapacağı biliniyordu.
"Şampiyonlar Ligi sistemini uyguladık ama aynı sonucu alamadık" diyen Sayın Vali'ye o gün ne yaptıklarını hatırlatmak isterim:
1- İstanbul'da OHAL ilan edildi... 2- Stada gelen özel otomobillerde en az 4 biletli seyirci olması şartı konuldu... 3- İkitelli bölgesi saat 12.00'den itibaren ağır tonajlı araçların girişine kapatıldı. (Salı gecesi ne kadar otobüs, tanker, tır ve kamyon varsa hepsi yoldaydı. Ağır tonajlı araçların TEM'e girişi 18.00 ile 21.00 arası yasak olsaydı sıkıntı yaşanmazdı). 4- Belediye otobüsleri taraftarları ücretsiz taşımıştı (Belediye özel bilet tarifesi uygulayıp özel arabalarla gelenleri daha aza indirebilirdi).
Şimdi geriye dönüp bakmanın anlamı yok. 140 milyon dolarlık statta eğer maç oynanacaksa ve 75 bin kişi maç izlemeye gidecekse devletin sorumluları Şampiyonlar Ligi finalindeki önlemleri almak zorunda. Eğer, "Alamayız" diyorlarsa Hıncal Uluç büyüğümün dediği gibi yıkın stadı.