Bodrum'a ilk gidişimden bu yana kırk yıl geçti. 1960'ların Bodrum'u, İzmir'den otobüsle yedi saatte ulaşılabilen bir sahil köyüydü. Sessiz bir köy. Şimdiki şamatanın ş'si yoktu o yıllarda. Pazarcıların bile sesi çıkmazdı neredeyse. Sadece Köylü Mehmet'in dükkanından gelen kasetin sesi duyulurdu belli belirsiz.
Körfez Lokantası, Artemis Pansiyon'un lokantası. İki köfteci: Sakallı ile Nasip. Bir de ahçı: Şişman Latif. Yeter de artardı bile.
Bir-iki alçakgönüllü otel. (Şimdiki Halikarnas Disko, on odalı bir oteldi.) Pansiyonlar...
***
Geçen hafta sözünü ettiğim Halikarnas Balıkçısı kitabından sonra Baskın Oran-Feyhan Görgün çiftinin yazdığı Dalavera Memet'in Bodrum Tarihi'ni okurken o günlere dönmemek mümkün mü!
Dalavera Memet'i ben de tanımıştım. Elinden her iş gelirdi.
Kitabın başındaki "takdim" yazısından anlaşıldığına göre, Baskın Oran'la eşi Feyhan (Görgün) Oran'ın da evlerinin "bahçesine ve her şeyine bakıyor".
Baskın Oran, "Kitap, Türkiye'nin en ilginç yeri Bodrum'da şu anda hayatta bulunan insanların en ilgincini size tanıtacak," diyor. "Herkesin sırf disko ve barlarından bildiği Bodrum'u, lakabının aksine fevkalade dürüst bir insanın gözünden/ağzından anlatacak."
"Gözünden/ağzından"... Oran'lar çok doğru bir iş yapmışlar. Dalavera Memet'in Bodrum'unu onun ağzından çıktığı gibi, yöre ağzıyla aktarmışlar. Bu da, zaten renkli bir "tarih"in daha da renklenmesine yol açmış.
İşte bir örnek:
"Lazaki Hüseyin isminde, İstanköy'den gelme bi balıkçı vardı. Bi kız sevdi. Bi de Ali Dayı vardı, o da İstanköy'den gelme, Alaman Harbında. Gevezenin biriydi. Hüseyin 'e dedi, sen beş lira getireceksin cuma günü, bi de, afedersin, eşek nalı bulceksin, atılmış nal. Hüseyin gitti, bulup geldi. Selalan (sela verilirken) Ali Dayı yazıyo gayri nalın arkasına önüne. Bunu, dedi, eve gitçeksin akşam, odun yakıceksin, nal gızdıkça senin istediğin kız gelcek bulcek seni. Hüseyin bi başladı, bütün gece odun bitti, sabahladı, yok. Annesi bağırıyo bre sıcakta ne odun yakıyosun diye, anne soğuktan ölüyom diyo. Kızardı, bozardı, ne gelen var ne giden, haram etti beş lirayı. Beş lira da o zaman çok para."
***
Tarih denilince genellikle hep büyük olaylar, savaşlar, kıyımlar geliyor aklımıza. Aslında o tarihi yaratanların sıradan insanlar olduklarını unutuyoruz.
Dalavera Memet'in anlattıkları, Bodrum'un yakın tarihini az rastlanır güzellikte yansıtıyor. Bodrum'un geçmişiyle ilgili çok şey okudum bugüne kadar, ama hiçbiri beni Dalavera'nınki kadar etkilemedi. Hiçbiri o kadar çok şey öğretmedi.
Dalavera'yı dinleyince, Bodrum'un neden "Bodrum" olduğu, başka kıyı köylerine, kentlerine neden benzemediği, neden özgün bir "belde" olarak belirdiği anlaşılıyor.
***
Feyhan Görgün Bodrumlu. Baskın Oran, eşi için, "Bana Bodrum'u A'dan Z'ye o öğrettiği gibi, Dalavera'nın söylediklerini anlamamı da o sağladı. Kimi tamamlamaları o yaptı" diyor. Kitap Oran çiftinin notlarıyla daha bir zenginlik kazanmış, gerçekten "tamamlanmış". (Bu arada bir not: Baskın Oran, "Feyhan, çocukluğunda ve genç kızlığında, 1950'lerle 1970'ler arası, tek bir açıkhava sineması hatırlıyor: Bugünkü Baraz Oteli'nin bulunduğu arsa" diye yazıyor. 1950'leri bilemem. Ama 1960'larda, 1970'lerde üç açıkhava sineması vardı Bodrum'da: Gözen, Palmiye, Yeni. Her gece birine gidilirdi. Gözen'de Belgin Doruk'la, Palmiye'de Clint Eastwood'la, Yeni'de Belmondo'yla akraba olmuştuk. Şimdi üçünün de yerlerinde yeller esiyor.)
Dalavera'nın sözünü ettiği kişilerden bazılarını ben de tanımıştım: Ali Doksan, Şalvarağa, Deli İbram, Alim Ekinci, Fıstıkçı Ali, Şindala Yaşar (biz ona Allah'a Yan Bakan Yaşar derdik), vb. Onların karşıma çıkıvermeleri, okurken keyfime keyif kattı.
***
Bodrum'a hiç gitmediyseniz, Bodrum denilince aklınıza magazin dergilerinde okuduklarınız, televizyonlarda seyrettikleriniz geliyorsa, Bodrum'u dev bir Dodo Beach olarak düşünüyorsanız, Dalavera'nın anlattıklarını mutlaka dinleyin; gerçek Bodrum'u tanıyacaksınız.
Ama Bodrum tutkunuysanız, "Artık Bodrum'un gidilecek yanı kalmadı" deyip ertesi gün uçağa ya da otobüse atlayıp kapağı oraya atanlardansanız, Dalavera Memet'in Bodrum Tarihi'ni zaten alacaksınız.
Elbette alın. Hem "neşeli" bir kitap okuyacak, hem de Bodrum sevginizin nedenleri konusunda ipuçları bulacaksınız.