ATTİLA İlhan şiir ödülü bir süre önce şairini buldu. Dilerim, sanatçının edebiyatımıza katkısı Attila İlhan'ınki kadar önemli olur. Kolay değil gerçi, ama bunu başarmak için önünde uzun yıllar var. Edebiyatı yaşamının bir parçası değil, tümü yapması gerek.
Attila İlhan bunu yapmıştı.
Sadece şiir, roman, senaryo yazarken değil, politika düşünürken bile her şeyden önce edebiyatçıydı.
***
Önce açık açık söyleyeyim: İlkgençliğimde beni en çok etkileyen şair Attila İlhan olmuştur. Sisler Bulvarı'nı neredeyse baştan sona ezber etmiştim. Yağmur Kaçağı'nın yayımlanışını ise eşi az bulunur bir sevinçle karşılamıştım. O yaşta kendi kitabım yayımlansa ancak o kadar sevinirdim. Kasap kâğıdından kapaklı büyük boy kitabı nereye gitsem yanımda taşımıştım. Antep'te Kırkayak Bahçesi'nde Cevat Özer'e kimbilir kaç kere okumuştum.
İlk şiirlerim hep Attila İlhan'a öykünerek yazıldı.
Yalnız şiirleri değil, fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla, giyimkuşamı bile etkilerdi beni. Siyah bir balıkçı kazağı almış, bir de uzun atkı edinmiştim.
O kazağı giyip atkıyı boynuma birkaç kere dolayınca, üstüne üstlük Pia'ya özenip bir de Lucia diye şiir yazınca, benden büyük şair yoktu.
***
Yıllar sonra tanıştım Attila'yla.
Şiirlerim Pazar Postası'nda yayımlanıyordu. İkinci Yeni'nin filizlenmeye başladığı dönem. Bazı şiirlerimi de Seçilmiş Hikayeler dergisine göndermiştim.
Yolum Baylan Pastanesi'ne düştü bir gün. Masalardan birinde Attila İlhan'ı gördüm. Bana, bir yerlerden tanıyormuş gibi baktı. Cesaret alıp masasına gittim. Tanıştık. Karşısına oturttu.
"Seçilmiş Hikayeler'e gönderdiğin şiirleri okudum," dedi. Elini cebine attı. Benim şiirleri çıkardı. "Beğendim. Onları topluca yayımlamak, seni lanse etmek istiyoruz," dedi.
Bir şair adayı için bundan büyük mutluluk olur mu! Şiirlerimi masaya, elini de şiirlerimin üstüne koydu.
"Ama bir karar vereceksin," dedi. "Ya Pazar Postası ya Seçilmiş Hikayeler ."
Elimi uzatıp şiirlerimi çektim. " Pazar Postası," dedim.
Kızmadı. Gülümsedi. Sonra biraz çene çaldık. Ayrıldık.
Yıllar sonra dost olduk. İzmir'e yolum düştüğünde Demokrat İzmir'de ziyaret ettim onu. Hatırladığını yine sanmıyorum, beni Yeşilçam'a oyuncu olarak yollamak istedi. Yayınevi yöneticiliği yaptığım dönemde Fena Halde Leman'ı yayımlama mutluluğunu bana verdi.
En sevdiğim şairler arasındaki yerini de hep korudu.
***
Ödül açıklandıktan sonra bir kere daha andım Attila'yı. Şiirlerini yeniden okudum.
Selim İleri'nin Attila İlhan'la uzun söyleşisi nam-ı diğer kaptan / Attila İlhan'ı Dinledim kitabını kimbilir kaçıncı kere karıştırdım.
***
Bir yazarla bu tür söyleşi yapabilmek için sadece ön çalışma yeterli değil elbet. O yazarı okumuş, anlamış, sindirmiş olmak gerekiyor. Kitapta Attila İlhan'ın yaşam öyküsü, görüşleri kadar Selim İleri'nin "Attila İlhan sevgisi" de etkileyici biçimde beliriyor. Ne kadar acı... Yazarlararası diş bilemelere, hor görmelere, dalga geçmelere öylesine alışmışız ki, bu tür sevgi belirtileri bile bize şaşırtıcı geliyor.
(Hemen bir anı daha: Uluslararası önemli bir şiir şenliğinde ünlü bir şairimizle birlikteydim. Yabancı şairlerin hiçbirini tanımıyordu. Kimi uzaktan görse, "Bundan şair olmaz," diyordu. Birini gözüne kestirdi. "Bak," dedi, "Bu adam mutlaka iyi şairdir." "Evet" dedim, "Nobel adayları arasında bile adı ediliyor. Gerçekten çok iyi şair." Bizim sanatçı patladı: "Yok canım, iyi şair dedikse o kadar da değil!")
nam-ı diğer kaptan, Attila İlhan'ın anıları. Galiba bu yazı da, o kitabın tanıtımı değil, benim anılar oldu. Ama ne edeyim, daha önce de belirttim, eleştirmen değilim ben; bu yazılar da eleştiri değil, kitapların yarattığı çağrışımlar, izlenimler.
Selim İleri'nin "dinlediği" Attila İlhan'ı siz de dinlemek isterseniz, kitabı alarak bu keyifli söyleşiye katılabilirsiniz. Hem "son yolcu" yu daha iyi tanıyacak, hem de yakın tarihimizin sanat ve toplum yaşamından "renkli manzaralar" la karşılaşacaksınız.
Sıkılmayacağınıza güvence veririm.