Van'ın 9 bin yılı aşan tarihinde bugün beyaz bir sayfa açılıyor. Başbakan Erdoğan'ın hak sahiplerine dağıtacağı binlerce evin anahtarı, Türkiye'nin müthiş seferberliğinin onur tacı olacak.
Elbette doğal afetlere, özellikle depreme, insanın çaresizliğini, güçsüzlüğünü gösteren yaman sınavlar diyebiliriz. Kıtaların sürüklenmelerini, fay hatlarının hareketlenmelerini önlemek insanın elinde değil.
Ancak... Her depremi doğa tetiklemiyor.
Bazen insanoğlu da doğanın gazabını uyandırabiliyor.
Tıpkı, Lorca'da olduğu gibi...
***
Lorca, İspanya'nın güney-doğusunda yer alan, Akdeniz'e pek de uzak sayılamayacak aşağı-yukarı 60 bin nüfuslu bir kent.
Halkın geçim kaynaklarının başında tarım geliyor. Daha doğrusu sebze yetiştiriciliği: Enginar, dolmalık biber, brokoli, salatalık gibi. Ve bir de bağcılık. Yoğun su kullanımı gerektiren işler bunlar..
***
Lorca'da 29 Ocak 2005 tarihinde 4.6 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Can kaybı olmadığı, sadece bazı binalardaki çatlaklarla atlatıldığı için çabuk unutuldu.
Ve... Lorca 11 Mayıs 2011'de yeniden sallandı. 5.1 büyüklüğündeki depremle. 9 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Dahası binlerce kişi evini yitirdi, birçok tarihi bina ve anıt ağır hasar gördü.
Aslında 29 Ocak 2005 tarihindeki deprem bir uyarı, daha doğrusu doğanın bir mesajıydı ama kimse kavrayamadı.
***
Doğanın gönderdiği mesajın içeriği dün öğrenilebildi. "Nature Geoscience" dergisinde yayınlanan Lorca depremiyle ilgili bir araştırma sayesinde.
Western Ontario Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Pablo Gonzales başkanlığındaki bilim adamları ekibinin Lorca'da bir yılı aşkın süreyle yürüttükleri araştırma, ürkütücü bir sonucu ortaya çıkardı: 29 Ocak 2005'teki depremi de, 11 Mayıs 2011'deki depremi de insanoğlu tetiklemişti!
Nasıl?
***
Yukarda belirttiğim gibi, Lorca halkı geçimini sebze yetiştiriciliği ve bağcılıkla sağlıyor. Yine yukarda belirttiğim gibi, bu iki sektör de yoğun su tüketimini gerektiriyor. Ne var ki, Lorca'da zengin su kaynakları yok.
Çare? Yeraltı sularına başvurmak. Son 50 yılda o kadar yüklenildi ki yeraltı kaynaklarına, su seviyesi 250 metreden fazla düştü. Bu gelişme, yer kabuğundaki basıncı artırdı. Öyle ya; yer kabuğu ile yeraltı su kaynakları arasındaki 250 metrelik boşluk bir şekilde dolacaktı.
Özetle, çöküverdi yer kabuğu. Sonuç: Yerle bir olan evler, enkaz altında yitirilen canlar...
***
Raporda, yeraltı su kaynaklarının çok zorlandığı yerlerde deprem riskinin olağanüstü arttığı önemle vurgulanıyor ve çok ama çok ciddi bir uyarıda bulunuluyor:
Sakın ha, baraj göllerinizi doldurmak için yeraltı kaynaklarına pek başvurmayın. Yoksa...
***
Siz siz olun, unutmayın: Depremden sadece doğa sorumlu değil.