Daha önce birkaç kez yazdım; Türk basınında SABAH kadar sağlığa önem veren, sağlık haberlerine hemen her gün bir sayfa ayıran başka gazete yok.
Bu çerçevede elbette Hacettepe Üniversitesi'ndeki çifte kol, çifte bacak ve yüz nakliyle dünya tıp literatürüne girmeyi amaçlayan ama dünya tıp tarihinin en trajik deneylerinden birine imza atan ekibin öyküsüyle de en geniş ve sürekli biçimde ilgilenen SABAH oldu.
Operasyonun hem perde önüyle, hem de perde arkasıyla...
Zira perde arkasında bir dizi tuhaflık dikkatimizi çekti.
Önce yüz naklinde: SABAH daha naklin ikinci günü, "Bu yüze nakil gerekiyor mu" sorusunu ortaya attı. Naklin yapıldığı Cengiz Gül'ün ameliyat öncesi fotoğrafının eşliğinde. Nitekim, dün manşetten duyurduğumuz haber kuşkularımızı doğruladı: Yüz nakli yapılacak hastayla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı'na verilen raporda yanıltıcı bilgiler yer alıyordu.
Sonra çifte kol ve çifte bacak nakli yapılan hastanın ölümüyle sonuçlanan operasyona da el attık. Bedeninin neredeyse yarısını yitirmiş, bu nedenle kalp fonksiyonları zayıflamış bir hastaya böylesine cüretli bir nakil şart mıydı? Tıp literatürüne girme sevdasıyla yanıp tutuşmak yerine daha soğukkanlı tercih yapılamaz mıydı? Örneğin, çifte kol bir hastaya, çifte bacak bir başka hastaya nakledilemez miydi?
Cevapları, hekimliğin vicdanına ve Sağlık Bakanlığı'nın açtığı soruşturmada ulaşılacak bulgulara ve sonuçlara havale ediyorum.