Biliyorsunuz; 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle ilgili iddianame Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesindeki savcılardan biri tarafından hazırlandı ve Ankara 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.
York Düşesi Sarah Ferguson aleyhine ilginç mi ilginç davanın mimarı da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı oldu.
Şimdi... Madem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yetki alanı sınırlarımızın ötesine uzanıyor, o zaman 12 Eylül'ün dış bağlantılarını, Türkiye'yi darbe ortamına sürükleyen yabancı mihrakları, 1960'ların ortasından 1980'e kadar yaşanan sürecin arkasındaki güçleri de pekala araştırabilir, hatta araştırmalı. Bugün bile karanlıkta kalan ya da cevabı bulunamayan soruları deşmeli.
Örneğin, 1960'larda kurulan, bugün acı bir ironi olarak algılanan "Komünizmle Mücadele Derneği"nin arkasında kimler vardı? ("Acı ironi" diyorum, o zaman Türkiye'de tehdit oluşturabilecek komünist bir kitle yoktu ama Komünizmle Mücadele Derneği vardı; şimdi ise hem komünist var, hem de Türkiye Komünist Partisi! Ama komünizm tehdidi kimsenin aklının ucundan geçmiyor.)
Örneğin, sağ ve sol örgütleri, binlerce, hatta onbinlerce genci kimler silahlandırdı? O silahlar nereden geldi veya sağlandı? Örneğin, Türkiye'yi Soğuk Savaş'ın sıcak ve de kanlı mı kanlı hesaplaşma alanına hangi aktörler sürükledi?
Örneğin, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Paul Henze, 12 Eylül darbesini Başkan Jimmy Carter'a müjdelerken, "Bizim çocuklar başardı" ifadesiyle neyi kastediyordu? 12 Eylül davası görülürken, Henze'nin de en azından tanıklığına başvurulabilir mi?
Ya o dönemin Beyaz Saray'ının perde arkasındaki en güçlü ismi olan Başkan Carter'ın Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Zbigniew Brzezinski'ye 12 Eylül'ün buzdağının altında kalan bölümünü anlatması için celp gönderilebilir mi?
Öyle ya; Sovyetler Birliği'ni alt etmek, Soğuk Savaş'ı kazanmak için her yolu ve her aracı mubah gören Brzezinski değil mi? Sovyetler Birliği'ni geriletmek adına bugün Ortadoğu'yu, Asya'yı, Afrika'yı kasıp kavuran, kıvılcımları zaman zaman Batı ülkelerine de düşen köktenci terör örgütlerini yaratan Brzezinski değil mi?
***
15 Ocak 1998'de Fransız "Le Nouvel Observateur" dergisinde Brzezinski ile yapılmış bir mülakat yayınlanmıştı. Bakın neler demişti o mülakatta.
Soru: CIA eski Başkanı Robert Gates yayınladığı anılarında ABD gizli servislerinin Afganistan'daki mücahitlere Sovyet işgalinden 6 ay önce yardım etmeye başladığını açıkladı. Siz o dönem Başkan Carter'ın Ulusal Güvenlik Başdanışmanı görevindeydiniz. Yani bu işte anahtar rol oynadınız. Gates'in dedikleri doğru mu?
Brzezinski: Evet. Resmi tarihe göre mücahitlere CIA yardımı 1980'de, yani Kızıl Ordu'nun 24 Aralık 1979'da Afganistan'ı işgalinden sonra başladı. Ama gerçek çok farklı: Başkan Carter, Kabil'de Sovyet yanlısı rejimin muhaliflerine gizlice yardıma başlanmasını öngören ilk emri 3 Temmuz 1979'da imzaladı. Ve o gün Başkan'a yazdığım notta, bu yardımın Sovyetler'i bir askeri müdahaleye götüreceğini belirttim.
Soru: Bu tehlikeye rağmen siz "Covert Action" (Örtülü Operasyon) yanlısıydınız. Belki de Sovyetler'in savaşa girmesini istiyor, hatta Moskova'yı kışkırtmaya çalışıyordunuz?
Brzezinski: Pek öyle değil. Ruslar'ı müdahaleye zorlamadık ama müdahale etmesi olasılığını bilinçli biçimde artırdık.
Soru: Sovyetler, Afganistan'a girmelerine ABD'nin gizli müdahalesini gerekçe gösterdiklerinde kimse inanmamıştı. Demek doğruymuş. Bugün pişmanlık duyuyor musunuz?
Brzezinski: Niye pişmanlık duyacakmışım? Bu gizli operasyon harika bir fikirdi. Ruslar'ı Afganistan tuzağına çekti ve siz benim buna üzülmemi bekliyorsunuz. Sovyetler'in Afganistan'a girdikleri gün Carter'a şu notu yazmıştım: "Şimdi Sovyetler'e Vietnam'larını yaşatabiliriz." Dediğim gibi oldu; Moskova 10 yıl boyunca rejimin katlanamayacağı ve giderek moralini çökerten bir savaş yürüttü, sonunda da Sovyet imparatorluğu dağılıp gitti.
Soru: Radikal akımları beslediğiniz, geleceğin teröristlerine silah ve akıl verdiğiniz için de mi pişman değilsiniz?
Brzezinski: Neden pişman olayım? Tarih açısından hangisi önemli? Talibanlar mı yoksa Sovyet imparatorluğunun çökmesi mi? Birkaç fanatik dinci mi yoksa Orta Avrupa'nın özgürleşmesi ve Soğuk Savaş'ın sona ermesi mi?
***
Brzezinski, 12 Eylül davasında tanıklık etse neler der acaba? Örneğin şöyle bir savunmada bulunabilir mi: "Hangisi daha önemli? Birkaç bin Türk gencinin ölmesi ve sonunda bir süre demokrasinin askıya alınması mı? Yoksa Sovyet imparatorluğunun önce Türkiye üstünden geriletilmesi mi?" Ve ekler mi acaba: "Bunda pişmanlık duyulacak ne olabilir ki?"