Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bir dosta daha veda

Biliyorum; dün Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları'ndan çıkan Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit'in 1921 Ankara'sını ve Anadolu'sunu anlattığı "Bilinmeyen Türkler" adlı kitabındaki "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu"na ilişkin değerlendirmeleri aktaracaktım.
Ancak -Allah eksikliklerini göstermesinreklamverenler sayfayı komple satın alınca, diğer yazarlarımıza yer açabilmek için özveride bulunmak bana düştü.
Bugün de alıştığınız 5'inci sayfadaki köşeden, yine tam sayfa reklam nedeniyle tebdil-i mekân yapmak zorunda kaldım.
Ve eskilerin deyimiyle "Mücbir sebep", yani "Force Majeure", beni bugün de "Bilinmeyen Türkler"in ikinci yazısını ertelemek zorunda bıraktı.
Söz konusu "Mücbir sebep", bir meslektaşımın ölümü. Bir gazetecinin, uzun yıllar yan yana çalıştığım, aynı havayı soluduğum bir dostumun vedası.

***
1970'te YENİ ASIR gazetesinde mesleğe başladığımda o, haber müdürüydü.
Güngör ağabey, Güngör Mengi de yazı işleri müdürü.
İzmir, bugün olduğu gibi, o zamanlar da kozmopolitti. Ama o özelliğine rengini veren unsur farklıydı. Bugün doğulular damgasını vuruyor İzmir'in kozmopolitliğine, o zamanlar batılılar vuruyordu.
Levantenler, Museviler, Yunanlar...
Türkiye'nin bir numaralı ihracat kapısıydı İzmir o zamanlar; yani zengindi, burjuvaydı, Batı kültürüyle yoğrulmuştu.
İşte bu özelliklerinden ötürü de sakin, huzurlu, görgülü, efendi bir halkı vardı.
Öyle bir halkın yaşadığı kentte, her gün büyütülecek ne haber olabilirdi ki?
Sağ olsun, gazetenin sahibi Dinç Bilgin'in de en deli-dolu günleriydi. Haber beğenmezdi. Sayfaları yırtardı.
Artık anlayın haber müdürünün işinin zorluğunu.
Ben işyerinde stresin ilk somut ve vahim sonuçlarını onda gördüm.
Katlanılmaz iş baskısı yüzünden bazen zona olur, bazen de bedeninde yaralar açılırdı.
Akşamları rahatlamak için içerdi.
Ama içki kendisinin bile farkında olmadığı ikinci kişiliğini su yüzüne çıkarıverirdi.
Gazetedeki biraz sinirli ama mümkün olduğunca soğukkanlı ve son derece edepli o adam gider, bir canavar belirirdi karşınızda.
Örneğin, yolda kazara bir araba onu sollamaya kalksın; kırmızı ışıklara bile aldırmadan kentin bir ucundan öbürüne peşinden koşardı. Kavga etmek için, arabaya çarpmak için, hırsını çıkarmak için...
Ve ertesi gün hiçbir şey hatırlamazdı.
Yine efendi, haber üretmek için çırpınan birine "Günaydın" derdiniz.
O kadar saplantı haline gelmişti ki Dinç Bey'e parmak ısırtacak manşetler bulmak; bir sabah iki muhabiri havaalanına göndermişti. Sıkı sıkıya tembih ederek: "Akşama kadar alanda kalacaksınız.
Çünkü bir şeyler olacak..."
Akşam -çok şükür- elleri boş döndüler tabii.
Sonradan anlattı; meğer gece rüyasında bir uçağın düştüğünü görmüş, onun için seferber etmiş muhabirleri...
***

Dile kolay; YENİ ASIR'da 43 yıl çalıştı. Kesintisiz. Elbette son yıllarında eskisi kadar aktif değildi.
Son kez görüştüğümüzde bir zamanlar rahmetli Hayrullah Gülal'ın (Not: YENİ ASIR adına Yassıada duruşmalarını izlemiş, haberleriyle tiraj patlaması sağlamıştı) sorumluluğunda olan "40 yıl önce YENİ ASIR" ve "60 yıl önce YENİ ASIR" köşelerini hazırlıyordu. Emekli meşgalesi.
***

Çocuklarına, torunlarına tertemiz bir isim ve İzmirli gazetecilerin yıllarca anlatacakları sayısız anekdot bıraktı.
Mekânın cennet olsun sevgili Erhan Ünver...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA