Havanın kurşun gibi ağır olduğu böyle günlerde yazmak kolay değil. Her an duyguların akla, öfkelerin sağduyuya, acıların soğukkanlılığa kurduğu tuzaklardan herhangi birine düşebilirsiniz.
Coşkuyla, gururla, vatan aşkıyla birliklerine gidenlerin albayrağa sarılı tabutlar içinde baba ocağına gönderildikleri böyle günlerde kaleminize sahip olmanız kolay değil. Sözcüklerin, ifadelerin, cümlelerin her an kontroldan çıktığını görebilirsiniz.
Böyle günlerde yazı hazırlarken her şeyden önce akıllar başlara toplanmalı. Sonra büyük resmi görmeye çalışmalı. Daha sonra gördüğünüz büyük resmin etkili-yetkili-uzman kişilerin gördükleriyle çakışıp çakışmadığına bakılmalı.
Silvan'dan acı haber gelir gelmez verilen tepkiler, hiç değilse yüreğimize biraz su serpti. Çünkü büyük resmi kavraması gerekenler, daha duygularını ve acılarını bastırmadan, gözyaşlarını silmeden sizin görmeye çalıştığınızı gördüler.
Örneğin, Başbakan Erdoğan... Sadece büyük resmi değil, o resmin arkasındakini de açık açık işaret etti: "Bu eylemlerin ve arkasındaki güçlerin amacı apaçık ortadadır. Türkiye, demokrasiden, hukuktan ve kardeşlikten asla taviz vermeden, terörün de, onun gerisindeki güçlerin de üstesinden gelmeyi başaracaktır."
Sonra, Cumhurbaşkanı Gül... O büyük resmin ayrıntılarını deşeledi: "Saldırılar tesadüf değil, bilinçli. Milletin tekrar birbiriyle kucaklaştığı ve konuşmaya başladığı bir zamanda yapılan bu terör saldırısının altında çok maksat aramak gerekiyor."
Sonra, Başbakanlık Başdanışmanlığı döneminde yakından tanıma ve o sorunla ilgili duygusallıktan arındırdığı objektif, bilimsel değerlendirmelerini dinleme imkânı bulduğumuz, şimdi AK Parti Ankara Milletvekili olarak Meclis'te önemli çalışmalara imza atacağından zerrece kuşku duymadığımız Yalçın Akdoğan... Büyük resmin en can alıcı ayrıntısına parmağını bastı: "12 Haziran seçimlerinden sonra partiler yeni sayfa açarken, yeni anayasa gibi ülkenin kronik sorunlarının çözümü için tarihi bir fırsat yakalanmışken, birileri yeniden terör üzerinden toplumun sinir uçlarına dokunmakta, demokratikleşme süreçlerini sabote etmeye çalışmaktadır."
Türkiye'nin gözyaşlarını içine akıttığı Edirne'den Kars'a kadar tüm Trakya ve Anadolu'nun yas tuttuğu bugünlerde sendelememek kolay değil. Ama tutunacağımız bir dal var aslında: Ortak akıl. Daha da önemlisi ortak bellek.
Ne zaman sorunun çözümü için tünelin ucunda bir ışık belirse, benzer acıların uçurumuna yuvarlanmadık mı?
Ama her zaman o uçurumdan sağsalim çıkmayı başardık. Yine başaracağız. 74 milyon hep birlikte...