Önümde bir "Karar tasarısı" var. Oylanıp kabul edildiğine göre aslında "Karar" demek daha doğru olur. 13 sayfadan ve 58 paragraftan oluşuyor.
Adı: Türkiye'nin kaydettiği gelişmelerle ilgili 2010 raporuna ilişkin Avrupa Parlamentosu (AP) kararı. Parlamento'nun Türkiye raportörü, Hollandalı Ria Oomen-Ruijten (Hıristiyan Demokrat) tarafından hazırlandı, Dışişleri Komisyonu'nda epeyce tartışılıp çeşitli değişiklik önergeleriyle yeniden düzenlenen ve nihayet Genel Kurul'da yine bir dizi değişiklik önergeleriyle son biçimi verilip kabul edilen metindeki "Türkiye'ye çağrılar" dan bazıları özellikle dikkatimi çekti. Birkaçını aktarayım:
- Alevi, Rum, Ermeni, Arami ve diğer Hıristiyan toplulukların vakıflarıyla ilgili yasal düzenlemenin uygulanması için daha çok çaba harca; Türk toplumunda dini çoğulculuğun ve vicdan özgürlüğünün güçlenmesi için desteğini artır. (Not: Aleviler'in Hıristiyan gruplarla birlikte sayılması hayli anlamlı; değil mi?)
Kıbrıs sorununun çözümü için sürdürülen müzakereleri aktif biçimde destekle, müzakerelerde iyi bir ortamın oluşmasına katkı için adadan askerlerini çekmeye başla.
Türkiye'den adaya yeni göçmenlerin gitmesini önle ve bugüne kadar yerleşmiş olanların yol açtıkları sorunlara Cenevre Sözleşmesi ve uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde çözüm üret.
Ermenistan'la imzalanan protokolleri ön koşulsuz onayla, sınırları aç. (Not: AP'nin hakkını yemeyeyim; onay çağrısını Ermenistan'a da yaptı.)
Yunan hava sahasını ihlal etmeye ve askeri uçaklarının Yunan adaları üstünde uçmasına son ver.
BM Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni en kısa zamanda imzalayıp onayla.
Türkiye-AB ortaklık anlaşmasının ek protokolünü tam olarak hayata geçir. (Not: Yani "Havaalanlarını ve limanlarını Rum uçaklarına ve gemilerine aç" diyor.)
Dış politikalarının AB'nin dış politikalarıyla koordineli olmasını sağla.
Karadeniz'de AB politikalarını ve eylemlerini destekle, AB'nin Karadeniz bölgesi için geliştireceği stratejiye arka çık.
İran'ınnükleer silaha erişimini önlemek için uluslararası topluluğun harcadığı çabaları kayıtsız-şartsız destekle.
İsrail'le ilişkilerini canlandır, Ortadoğu'da arabuluculuk görevini yeniden üstlen.
AB ile NATO arasındaki işbirliği anlaşmasını bloke etmekten vazgeç.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin hukuki temeli olan Roma Sözleşmesi'ni imzalayıp onayla.
Haydi, "Emrin olur" deyip hepsine onay verelim.
Karşılığı ne olacak? Karar metninde Türkiye'nin avucuna sıkıştırılan mavi boncuk şu:
Kaçak göçmenlerle ilgili geri kabul anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonra AB Komisyonu ile Ankara arasında vize konusunda diyalog başlatılması! Dikkat edin; vizelerin kaldırılmasından söz edilmiyor, sadece iş insanları ile öğrencilerin vize almalarının kolaylaşmasını -belki- sağlayabilecek diyalog vaat ediliyor.
Onu yap, bunu aç, şuna destek çık... Cart-curt... Karşılığında diyalog.
Türkçe'de bu tabloyu özetleyen çok güzel bir söz var: "Anan güzel mi?"