Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Eşitlik

Eşim başta olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarım. (Not: 36 yıldır aynı yastığa baş koyduğum eşime böyle medya aracılığıyla hafif yağ yakmamı anlayışla karşılayacağınızı umarım.)
Kadınların "Eşitlik" savaşı neredeyse dünya tarihi kadar eski. Ama özellikle "Aydınlanma Çağı" ve onun ideolojik altyapısını hazırladığı Fransız Devrimi'nden bu yana epey ivme kazandı.
Hele 1960'ların sonuna doğru "Kadın Özgürlük Hareketi"nin ve "Women's Lib"in kurulmasından sonra yepyeni boyutlara, ufuklara uzandı.
Ataerkil toplum yapısını sürdürmek için dini hurafelerden medet uman bazı ülkeler ve bazı kapalı toplumlar dışında, kadınlar dünyanın çok geniş bir coğrafyasında "Yasa önünde eşitlik" hakkına kavuştular.
Ayrıca eğitim hakkını, çalışma hakkını, mülkiyet eşitliği hakkını ve 21'inci yüzyıla yaraşır insanca yaşamın diğer haklarını da elde ettiler.
Şimdi savaşın son aşamasını veriyorlar: Kadınlar aleyhine ya da cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılığı yeryüzünden silmek.
Doğrusu bu savaşı da başarıyla götürüyorlar. Birçok alanda, yasada, mevzuatta ve zihinlerde yuvalaşmış ayrımcılığının kökünü kazıdılar.
Ama "Mutlak eşitlik" uğruna bazen yol kazasına uğradıkları da oluyor. Avrupa Adalet Divanı'nın, yani AB Yüksek Mahkemesi'nin son kararında olduğu gibi. Anlatalım.
Lüksemburg'da bulunan Avrupa Adalet Divanı bu ay başında önemli bir karar verdi: "AB üyesi ülkelerde sigorta şirketleri bundan böyle hayat ve kaza sigortalarında kadınlara ve erkeklere ayrı prim sistemi uygulayamayacaklar."
Sigorta şirketlerine gerekli düzenlemeleri yapmaları için 21 Aralık 2012'ye kadar süre tanınan kararın gerekçesi şöyle: "Sigorta poliçelerinde risk faktörü olarak sigortalının cinsiyetini dikkate almak, bir ayrımcılıktır."
Tebrikler Avrupa Adalet Divanı!
Ancak... Eşitlik veya ayrımcılığın bir alanda daha ortadan kalkması adına yapılan bu düzenlemenin aslında kadınlara epey pahalıya mal olacağı yeni yeni anlaşılıyor.
Çünkü sigorta şirketleri poliçeleri hazırlarken ve primleri belirlerken kadınlar ve erkeklerle ilgili bazı istatistikleri, verileri, araştırma sonuçlarını göz önünde bulunduruyorlardı.
Örneğin kaza sigortasında önemli bir kriterleri şuydu: Erkek sürücülerin kaza yapma olasılığı kadın sürücülere göre daha fazla. Neden? Kimi araştırmaya göre, kadın sürücülerin daha dikkatli ve soğukkanlı olmaları, trafik kurallarına daha çok uymaları. Kimi araştırmaya göre ise, erkek sürücülerin yaratılışları ve eğitimleri sonucu kadın sürücülere göre daha çok risk alabilmeleri...
Aslında ikisi de aynı kapıya çıkıyor: Kadın sürücülerin yol açtıkları veya karıştıkları kazalar, erkek sürücülere göre küçümsenmeyecek ölçüde daha az.
Bu da kaza sigortası primlerine yansıyordu: Kadın sürücülerin prim tarifesi erkek sürücülerinkinin altındaydı.
Aynı şekilde, yine bilimsel araştırmalara göre, kadınların ortalama yaşam süreleri erkeklerden daha uzun: Erkekler 69 küsur yıl yaşıyor, kadınlar ise 71 küsur yıl. Bu fark da hayat sigortalarının primlerine yansıyordu. Kadınlar lehine.
Ama 21 Aralık 2012'den itibaren kadınlar hem kaza, hem hayat sigortalarında erkekler kadar prim ödeyecekler. Bir başka deyişle, primleri zamlanacak.
Bu öyküden çıkarılacak ders: Cinsiyet eşitliğine, ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına elbette evet. Ama bazen kadın lehine bilimsel verileri pozitif ayrımcılığa dönüştürmek veya pozitif ayrımcılığın kazanımlarını korumak da eşitlik savaşçılarının çığlıklarına kurban edilmemeli. Yanlış mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA