Almanya'da Havel ırmağı üstünde, Berlin'i Potsdam'a bağlayan bir çelik köprü var. 1907'de inşa edildi. Adı: Glienicke Köprüsü.
İki Almanya'nın birleşmesinden önce bu köprü Batı Berlin'in ABD denetimindeki bölgesi ile Sovyet blokunun ileri karakolu Doğu Almanya arasında tek iletişim koridoruydu. Ve iki blok arasındaki casus takasının pek çoğu bu köprü üstünde yapılıyordu. Nice filme esin kaynağı oldu...
1960'ta Adana'dan havalanıp Sovyetler Birliği toprakları üzerinde düşürülen U-2 uçağını ve onun pilotu Gary Powers'ı hatırlıyor musunuz? Powers ile ABD'nin yakaladığı en ünlü Sovyet casuslarından olan William Fischer ya da gerçek adıyla KGB albayı Rudolf Abel, 1962'de Glienicke Köprüsü'nde değiş-tokuş edildiler. Köprünün batı tarafından Amerikan askerleri eşliğinde Abel ilerlemeye başladı, doğu tarafından ise Sovyet askerleri eşliğinde Powers... Tam ortaya gelince, Amerikalılar KGB albayını teslim ettiler, Ruslar ise Powers'ı. Hey gidi hey, ne günlerdi...
CIA başkanlarından William Colby (1996'da öldü), anılarında Glienicke Köprüsü'nü şöyle anlatıyordu: "Köprünün yarısı bizimdi, yarısı onların. İki devlet bazı sorunları gizlice çözmek istediklerinde, buluşmaları için en uygun yer orasıydı..."
Glienicke Köprüsü'nde 1962'den sonra iki büyük takas daha gerçekleşti: 1985'te ve 1986'da. Sovyet blokunun son nefesinin yaklaştığı günlerde...
11 Şubat 1986'daki son takas da tarihe geçti: Köprünün bir ucunda ihanet ve casusluk iddiasıyla 1977'de hapse atılan Yahudi kökenli, Ukrayna doğumlu Sovyet matematikçisi ve rejim muhalifi Anatoli Şaranski ve üç batılı casus, öbür ucunda ise karı-koca KGB ajanı olan Karl ve Hana Koecher çifti ile iki doğulu casus... (Not: Şaranski daha sonra İsrail'e göç etti ve bakan oldu!)
Berlin duvarı yıkıldı, Doğu bloku çözüldü, iki Almanya birleşti ve... Glienicke Köprüsü'nün hemen yanında bir müze yapıldı. Sonra o müze geçen yıl, yani 2009 Kasım'ında Almanya Başbakanı Angela Merkel, son Sovyet lideri Mihail Gorbaçev ve Soğuk Savaş'ın en önemli aktörlerinden Henry Kissinger'ın katıldıkları törenle ziyarete açıldı.
Tarihin heyecanlı bir sayfası böylece çevrilmiş oldu...
Sovyetler'in yerini Rusya aldı ama (eski) Batı ile (eski) Doğu arasında perde arkasındaki casusluk savaşları bitmedi. Son örnek: Geçtiğimiz yaz ABD'de 10 kişilik Rus casus grubunun çökertilmesi. Rus ajanlar 9 Temmuz'da 4 Amerikalı ajanla değiştirildi. Takas yeri: Viyana.
Birkaç örneğini sıraladığımız Batı- Doğu casuslar savaşının hiç ama hiçbirinde öyle çok üst düzey diplomat yoktu. O nedenle de patırtısı-gürültüsü fazla çıkmadı. En çok da John Le Carre'nin tadı hâlâ damağımızda olan casusluk romanlarına malzeme ya da esin kaynağı oluşturdu.
Oysa dördüncü partisi yayınlanan (Bu hızla tümünün açıklanması için 3 yıl gerekecek) "Wikileaks belgeleri"nde imzaları bulunan ABD diplomatlarının çoğu ya büyükelçi, ya müsteşar, ya konsolos...
Üstelik belgelerde yer alan istihbarat bilgilerinin ciddi bölümü de aleni casusluk faaliyeti kapsamına giriyor.
Gizli servisler arasındaki "Centilmenlik anlaşması" bugün de yürürlükteyse veya geçerliliğini koruyorsa, belgelerin gönderildiği 5 kıtadaki 274 ABD büyükelçiliğinin ve diplomatik misyonunun neredeyse tüm üst düzey yetkililerinin casuslukla suçlanıp ona göre işleme konu olmaları gerekiyor. Yani ABD'nin elindeki ilgili ülkelerin casuslarıyla takas edilmeleri.
Ama 274 ülkenin de ABD'de cirit atan - ve de yakalanan- casuslarını bulmak kolay değil. Ayrıca Glienicke Köprüsü de çoktan nostalji oldu.
Geriye ne kalıyor? Cevap: Sınırdışı etmek... İmkânsıza yakın bir olasılık. Ne de olsa; hiçbir devlet ABD'yi karşısına almaya cesaret edemez. Haydi yumuşatalım; öyle bir şey istemez.
Başka seçenek var mı? Cevap: Evet, ABD'nin mimlenmiş diplomatlarını geri çekmesi. Hemen ve hepsi birden elbette söz konusu değil ama göreceksiniz, Washington yönetimi zamana yayarak diplomasi kadrolarını yenilemek zorunda kalacak.
Zaten Türkiye'de şu sıralar büyükelçisi de yok!