Üç gündür haberlerde okuyorsunuz: "WikiLeaks" e ABD diplomatik misyonlarının faaliyetleriyle ilgili olarak Irak savaşı belgelerinin 7 katı doküman ulaştırıldı. Bu da aşağı-yukarı 4.8 milyon belge yapıyor. "WikiLeaks" ilk aşamada bunlardan 251.287 tanesini yayınlamaya karar verdi. Söz konusu belgelerin istihbarat değerlendirmesi açısından dökümü şöyle: 133.887 tanesi "Unclassified", yani tasnif edilmemiş veya herhangi bir gizlilik derecesi verilmemiş belgeler, 101.748 adedi "Confidential", yani gizli belgeler, 15.652 tanesi de "Secret", yani sır belgeler.
"WikiLeaks" ve operasyon ortakları (The New York Times, Der Spiegel, The Guardian, El Pais ve Le Monde) ilk partide, yani Pazar gece yarısına doğru bu belgelerin topu topu 243 tanesini yayınladılar. Bir başka deyişle, dünya kamuoyunun bilmesinde yarar görülen 251.287 tane belgenin binde birinden azını ortalığa döktüler.
Sadece 243 belge Washington'dan Ankara'ya, Moskova'dan Pekin'e kadar tüm başkentlerde kasırga estirdiğine göre, tüm belgeler açıklandığında kim bilir nasıl bir kıyamet kopacak; değil mi?
Ama kopmayacak. En azından Washington'da.
Çünkü "WikiLeaks" yayınlanacak belgeleri tek tek mercek altına tuttu, sonra operasyon ortakları 4 gazete ile bir dergiye değerlendirmeleri için aylar önce gönderdi. 5 yayın kuruluşu belgeleri incelemek için özel ekipler oluşturdular. Toplam 120 gazeteci.
Bu özel ekiplerin her biri önce kendi bünyelerinde belgeleri taradılar. Ardından vardıkları sonuçları tartışmak ve ortak bir yayın politikası belirlemek için bir araya geldiler.
Bitmedi; 5 yayın kuruluşu değerlendirmelerini ve kararlarını ABD yönetimiyle paylaştılar. Bu amaçla, "The New York Times" ekibi, Avrupalı meslektaşlarının da onayıyla ve tam yetkisiyle Beyaz Saray'a uzun bir brifing verdi.
Özetle, ABD yönetimi en azından yayınlanan ve yayınlanacak belgelerin içeriğini biliyor.
O yüzden gerek Başkan Barack Obama'nın "Canının sıkılması" nı, gerekse Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın tepkisini göstermek için kürsüyü yumruklamasını pek ciddiye almayın.
Ayrıca, yayınlanan ve yayınlanacak belgelerin hiçbirinin "Top Secret", yani çok gizli damgası taşımaması, ABD diplomatlarının ulaştığı hayati sırların kesinlikle dünya kamuoyuyla paylaşılmayacağını anlamaya yeterli.
"WikiLeaks"in servis ettiği belgelerle hem ABD'ye, hem de küresel diplomasiye zarar verdiği yorumları yapılıyor ama o da büyük ölçüde yanlış.
Bu yayınla aslında ABD diplomasisinin nasıl dünyanın nabzını tuttuğu, nasıl en küçük esintiden bile haberinin olduğu mesajı veriliyor.
Düşünün; 5 kıtadaki 274 büyükelçilik ve diplomatik misyonun el attıkları konuların ne denli ayrıntılarına girdikleri görülüyor belgelerde. Okuduğumuz bir araştırmadan alıntı yaparsak, ABD diplomatik misyonlarının "Turizm ofisleri" olmadıkları gösteriliyor.
Özetle, ABD Dışişleri'nin sır bohçasının açıldığı falan yok; sadece ABD'nin göstermek istediği çamaşırlar ortalığa saçılıyor.
Elbette devam edeceğiz. Kim bilir daha kaç yazı konusu çıkacak "WikiLeaks" belgelerinden...