Son gelişmeler bizde PKK terörü sorununa köklü ve kalıcı bir çözüm için farklı bir modele doğru yöneliş olduğu izlenimi yarattı.
Son gelişmelerin merkezinde, elbette PKK'nın ateşkes ya da eylemsizlik kararını tek yanlı olarak 2011'deki genel seçimlere kadar uzatması var. (Not: Seçimlerin 12 Haziran 2011'de yapılması kesinleşti.)
Ama bu kararın arka planı, hayli farklı dinamiklerin devreye girdiğini gösteriyor: Devletin İmralı ile doğrudan görüşmesinin yanı sıra, Kandil ile de çok dolaylı temasa geçilmesi gibi. Bu çok dolaylı temaslarda, örneğin Kürdistan Parlamenterler Birliği rol üstlendi, örneğin BDP'liler ve Ankara'daki bazı birimler araya girdi.
Değerlendirmemizi ya da beklentimizi çok iddialı bulabilirsiniz ama bu tabloyu ve uzun süreli eylemsizlik kararını (Not: Ardından herhalde başka adımlar da gelecek) biz terörle mücadelede artık son viraja girildiği ya da girilmekte olduğu şeklinde okuyoruz.
Hatta bir çözümün ilk ipuçlarını da görüyoruz. Elimizdeki somut bir örnekten veya modelden yola çıkarak.
Bu model epeydir köşemize taşımaya niyetlendiğimiz ama sıcak gündem yüzünden bir türlü fırsat bulamadığımız El Salvador'un terör sorununa bulduğu çözüme dayanıyor.
Hemen belirtelim; El Salvador'daki terör sorunu Türkiye'den biraz farklıydı. Orta Amerika'nın bu küçük ülkesi, devletin toprak bütünlüğüne değil, rejime karşı başkaldırmış silahlı bir örgütle mücadele ediyordu. Yani ayrılıkçı değil, "Devrimci" bir terör örgütü vardı.
Ama bu çıkış noktası dışında sorunun aşağıyukarı tüm yönleri Türkiye'dekiyle hemen hemen aynıydı.
Terörle mücadelenin çok uzun (12 yıl), çok kanlı (79 bin kişi öldü) ve çok acılı (Toplam 5 milyon olan nüfusun 1 milyonu göç etmek zorunda kaldı) geçmesi gibi...
Bu ağır bilanço karşısında terör örgütünün silahla sonuç alamayacağını, silahlı kuvvetlerin de sadece askeri yöntemlerle terörün bitirilemeyeceğini sonunda kabul etmesi gibi...
En önemlisi, sivil toplumun terörden, silahlı mücadeleden yorgun düşmesi, bezmesi ve giderek daha güçlü biçimde barışçı çözüm talebini dile getirmesi gibi...
Ve nihayet, uluslararası konjonktürün, bölgenin stratejik öneminin, terörün o topraklarda daha fazla barınmasına elvermemesi gibi...
Elbette bu son etkeni de vurgulamak gerekir ama El Salvador'da terörün barışçı çözümle bitirilmesi iç dinamiklerin harekete geçmesiyle mümkün olabildi. En önemli rolü halk üstlendi.
Şimdi El Salvador, Orta Amerika'nın en istikrarlı, en huzurlu ve de en demokratik ülkelerinden biri, belki de birincisi.
Peki, orada terör nasıl bitirildi, nasıl çözüm bulundu? Onu da yarın anlatalım.