Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

1976'dan 2010'a

Ergenekon iddiaları veya örgütüyle ilgili yargı süreci sonuna kadar götürülmedikçe Türkiye huzura kavuşamaz. Tam tersine, çalkantılar, bunalımlar ve kamplaşmalar ülkeyi de, toplumu da her gün biraz daha germeye devam eder.
Dün CHP'nin -o dönemdeki- Genel Başkanı Bülent Ecevit'in 1976 yılı bütçesiyle ilgili muhteşem konuşmasında Türkiye'yi karıştıran "Gizli el"den söz ettiğini belirtmiştik. Ve de konuşmadan bazı bölümleri aktarmıştık. Bugün de devam ediyoruz.
Çünkü Ecevit'in o tarihte yaptığı tespitlerin ve sıraladığı olguların, NATO'nun gizli örgütü "Gladio" tarafından bazı ülkelerde uygulamaya konulan "Gerilim politikası"nın bir parçası olduğu ortaya çıktı.
Ve çünkü Ecevit'in aşağıda aktaracağımız 1976'daki açıklamalarının benzerleri bugün Ergenekon iddianamelerinde yer alıyor. Söz Ecevit'in: "Ülkücüye Notlar adı altında Ülkücü gençlere ders kitabı gibi okutulan bir kitaptan bazı paragrafları okumak istiyorum:
'İddia, tekrar, konu seçimi, düşman tespiti, istihbarat, yalan ve isimlerin değiştirilmesi propagandanın önemli kuralları arasındadır.'
'Türk milletinin mukadderatı parlamentoda değil, halkın ruhunda hazırlanmalıdır. Kitle propagandasına ağırlık verilmeli, çünkü kitle kendisine telkin edilen fikrin dışında başka bir fikri kabul edecek kabiliyette değildir.'
'Savaş, yaşamanın ve milli hayatı idame ettirmenin tek şartıdır. Zaferin bedeli kandır.'
Bunlar benim bildiğim Naziler'in düşman saydıkları devletlere karşı uyguladıkları yöntemlerdir. Bizde ise düşman hedefler kendi içimizden seçiliyor ve onlara karşı bu yöntemler kullanılmak isteniyor."

Psikolojik savaş

Ecevit konuşmasında bugün bile hayati önem taşıyan bir konuya da değiniyor. Şöyle:
"Son zamanlarda ortaya çıkan birtakım tehlikeli haberlere değinmek istiyorum: Psikolojik savaş haberleri duymaya başladık. Neymiş? Birtakım MİT görevlileri devlet kuruluşlarına gidecekler ve psikolojik savaş konuşmaları yapacaklar.
Bütün içtenliğimle bir uyarıda bulunmak istiyorum: Bir ülkede istihbarat örgütü bu gibi hizmetlerde kullanılırsa, o ülkenin de, o örgütün de başı derde girer. İstihbarat örgütünün görevi, gereken ölçüde istihbarattır ve o istihbaratı değerlendirmektir. İstihbarat için casuslar, kışkırtıcı ajanlar kullanmak zorunlu mudur; kuşkum var.
Haydi diyelim ki, bu da zorunlu, kaçınılmaz; ama bir istihbarat örgütünü yurtiçinde bir savaş aracı gibi kullanmaya kalktınız mı, başınız derde girer."
Ecevit'in o tarihi konuşmasından yaklaşık 14 ay sonra İstanbul'daki 1 Mayıs kutlamaları sırasında "Gizli El"in tetiğe basmasıyla Taksim Alanı'nda katliam yaşandı. Ve CHP lideri olayı şöyle değerlendirdi: "Devlet içindeki, fakat demokratik hukuk devletinin denetimi dışındaki bazı örgütler gün yitirilmeksizin kontrol altına alınmalıdır. Kontrgerilla hareket halindedir, 1 Mayıs'ta parmağı vardır."
Ve yine o günlerde, o 1977 Mayıs'ında dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e sunduğu "Özel Harp Dairesi ve Kontrgerilla" konulu raporda şu tespitlere yer verdi: "Bu örgütte yurt savunması için gördükleri eğitimi Türkiye'deki şiddet eylemlerinde kullananların bulunabileceği güçlü olasılıktır. Bu örgütte görev almış, yönetici olarak çalışmış kimselerden bazılarının, emekliye ayrıldıktan sonra da, bilgilerini ve yetiştirdikleri elemanları, siyasal nitelikteki eylemler için kullandıklarını gösteren belirtiler vardır."
Ecevit bugün sağ olsaydı, Ergenekon iddiaları ve davası için ne derdi acaba? Ne yazık ki sonsuza kadar cevapsız bir soru olarak kalacak...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA