Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece yarısını bir dakika geçe Belgrad'dan içinde 50 yolcu bulunan bir özel uçak havalandı.
Yaşları 20 ile 70 arasında değişen bu 50 yolcunun ortak özellikleri, hayatlarında hiç Batı Avrupa'yı görmemiş olmalarıydı.
Ama bir hafta sürecek bu gezide en gözde başkentlere, Brüksel, Berlin, Roma ve Paris'e uğrayarak Avrupa özlemlerini fazlasıyla giderecekler...
Yolcuların şampanyalar eşliğinde zafer şarkıları söyleyerek başladıkları bu gezinin de bir özelliği vardı: 50 Sırp vatandaşı ilk kez vizesiz olarak Schengen bölgesine adım atıyordu.
AB'ye girmeden AB'li
Çünkü AB'nin Sırplar'a vize muafiyeti tanıyan kararı resmen yürürlüğe girdi.
Sadece Sırplar'a değil, Makedonlar'a ve Karadağlılar'a da.
Onlar da bu tarihi gecenin tadını çıkardılar: Karadağ Havayolları, Roma'ya uçak kaldırdı, Makedonya büyük ikramiyesi Paris seyahati olan bir piyango düzenledi.
Üç Batı Balkanlar halkı ne kadar sevinseler hakları: Schengen bölgesine vizesiz girmekle, bir anlamda "Avrupa vatandaşlığı" statüleri tescil ediliyor.
Üstelik bu hakkı AB ile henüz hiçbir organik bağları olmadığı halde elde ettiler. Ne gümrük birliği anlaşmaları var, ne de tam üyelik müzakere süreci yürütüyorlar. Sadece Makedonya "Aday ülke" ilan edildi, Sırbistan ve Karadağ ise arka odada tutuluyorlar.
Dahası, yine AB ile henüz hiçbir kurumsal ilişkileri bulunmamasına rağmen Bosna-Hersek, Arnavutluk ve bir ihtimal Kosova yurttaşlarına da 2010'un ortasına doğru vize muafiyeti getirilmesi planlanıyor. Onları da şimdiden kutlarız.
Peki ya Türk vatandaşları?
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin hukuki temelini oluşturan 12 Eylül 1963 tarihli (1 Aralık 1964'te yürürlüğe girdi) Ankara Anlaşması'nın 12'nci maddesi Türkler'e aşamalı olarak "Serbest dolaşım" hakkı tanınmasını öngörüyordu.
Aynı şekilde Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokol'ün 36'ncı maddesi de "Serbest dolaşım"ın yürürlüğe girmesi için öngörülen dönemleri belirliyordu. Şöyle: "İlk 12 yıllık geçiş döneminin sonundan başlamak üzere 22'nci yılın sonuna kadar geçecek 10 yıllık sürede serbest dolaşım kademeli olarak hayata geçirilecektir." "Ortaklık Anlaşması" diye de bilinen Ankara Anlaşması 1 Aralık 1964'te yürürlüğe girdiği için "İlk 12 yıllık geçiş dönemi" 1 Aralık 1976'da sona erdi, "Geçiş döneminin sonundan başlamak üzere 22'nci yılın sonuna kadar geçecek 10 yıllık süre" ise 1 Aralık 1986 tarihinde doldu.
Belgeler ve ahde vefa
Anlamı: AB en geç 1 Aralık 1986 tarihine kadar Türk vatandaşlarına "Serbest dolaşım hakkı"nı tanımak zorundaydı. Tanımadı.
1 Aralık 1986'nın üzerinden 23 yıl daha geçti; AB "Dört temel özgürlük" arasında saydığı "İnsanların serbest dolaşımı" hakkını hâlâ Türk vatandaşlarına tanımadı. Tanımaya da pek niyeti yok. Çünkü Türkiye ile AB arasında tam üyelik sürecini başlatan AB Konseyi (Liderler Zirvesi) kararında, "Ucu açık müzakereler" sonunda AB'nin "Hazmetme kapasitesi" elverip de Türkiye'yi üyeliğe kabul etse bile, Türk vatandaşlarına "Serbest dolaşım hakkı"ndan yararlanmasının engellenebileceği ya da en azından kısıtlanabileceği açık açık yazıldı.
Türk vatandaşları, "Serbest dolaşım" bir yana, "Vize" hakkından bile kolay kolay yararlandırılmıyorlar. AB büyükelçilikleri ya da konsolosluklarına vize başvurusu yapanların analarından emdikleri süt burunlarından getiriliyor.
Bir de her fırsatta "Pacta sund servanda" (Ahde vefa) ilkesinden dem vurmuyorlar mı, gel de bayılma...