Bugünkü sürmanşetimiz sizi herhalde şaşırtmadı. Çünkü son zamanlarda birçok pazartesi günü hafta sonundaki tiraj başarımızı duyuran başlıkla çıktık.
Amacımızı gizlemeye herhangi bir neden yok: Hafta sonlarının başarısını hafta içinde de tekrarlamak ve bir süre sonra "Merkez Medya"nın liderlik koltuğuna oturmak. Ama geçici değil kalıcı olarak.
Ama ondan da önemli bir hedefimiz daha var: Tiraj başarısını "İmaj"la pekiştirmek.
"İmaj"dan biz doğru ve herkesi kucaklayan bir haberciliği anlıyoruz.
Toplumun her kesimine güven veren bir yayın çizgisini anlıyoruz.
Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir SABAH'ı anlıyoruz.
Cumhuriyet'in değerlerine sıkı sıkıya bağlı, demokrat, liberal, çoğulcu bir gazeteyi anlıyoruz.
Saygın bir gazeteyi anlıyoruz.
Dünyaya açık bir gazeteyi anlıyoruz.
"New York Times" ile yaptığımız işbirliği bu sonuncu unsurun parlak bir örneğini oluşturuyor. Bu işbirliğinin ürünü olarak pazar günleri vermeye başladığımız ekle ilgili olarak bana ulaştırdığınız mesajlar, "New York Times"in sevildiğini, sevilmenin de ötesinde yavaş yavaş tiryakilik yapmaya başladığını gösteriyor. Ne kadar güzel.
Hamlelerimiz elbette "New York Times" ile sınırlı kalmayacak. Yeni sürprizlerimizi de sırasıyla hayata geçireceğiz.
Bu arada, Aydın Doğan grubunun Maliye'yle sorunlarına ilişkin haberlerimize, söz konusu grubun gazetelerinden ve yazarlarından gelen tepkilere de birkaç cümleyle yanıt vereyim.
O gazetelerin ve yazarlarının iddialarının aksine, ne senaryo ürettik, ne iftira attık. Tam tersine sadece birçok kaynak tarafından doğrulanmış haberler verdik. O gazetelerin ve yazarlarının geçmişte bizi hedef alan yayınlarının ve yazılarının aksine objektifliği de asla elden bırakmadık.
Beni en çok şaşırtan, bir yazarın "Ombudsman" ımız Yavuz Baydar'a yaptığı çağrı oldu. Şaşırttı, çünkü Baydar'ın SABAH'tan önce çalıştığı gazetedeki işine o yazar son vermişti!
"Kaderin cilvesi" deyip geçeyim...
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğiyle.