CHP Genel Başkanı Deniz Baykal dün, partisine -kara- çarşaflı kadınların katılımının tetiklediği tartışmaları değerlendirirken, laikliğin tanımı ve uygulamasıyla ilgili çok önemli değerlendirmeler yaptı:
* "Biçimsel olarak, görünüş olarak, bizim kafamızdaki varsayımlara ve kabullere göre 'Bunlar laikliğe aykırıdır' diye tasnif etmeye hazır olduğumuz kimi kesimlerin, belki de öyle olmayabileceğini, onların pekala laiklikle bir problemlerinin olmadığını, bizim onlara tepki göstermemizin haksız olabileceğini, yanlış olabileceğini, onları kılık kıyafetleriyle yargılamamamız gerektiğini görmeye başlıyoruz."
* "Bizim daha önce sadece olayı bir laiklik mücadelesinden ibaret görürken, şimdi insanı da, yani laiklik karşısındaki sosyal, feodal bağlantıları, örf, adet, gelenek kuşatması içinde bulunan gerçek insanı da kavramaya başladığımızı, onun yüreğine, beynine değer verdiğimizi vatandaşlar görüyorlar ve bu da bizi yeniden tarif ediyor."
Vatandaşlar mı CHP'yi yeniden tanımlıyor, yoksa CHP mi laiklik anlayışını güncelleştiriyor; zaman gösterecek. Ancak en azından Baykal'ın bu değerlendirmesinin, CHP'nin artık "Jakoben laiklik" veya "Militan laiklik" ile arasına mesafe koymaya başladığı anlamına geldiğini söyleyebiliriz.
"Çatışmacı" laikliğe veda mı?
Bu katı, radikal laikliği örneğin Prof. Dr. Mümtaz Soysal, "Dinin toplum işlerinden, sosyal görevlerinden sıyrılıp vicdanlara itilmesi" diye tanımlar. Prof. Dr. Metin Günday, "Dini kişilerin vicdanlarına sokmak, toplumsal işlevinden soyutlamak, kişilerin iç dünyasının dışa yansıması engellemek ve İslam dininin kişiselleştirilmesini sağlamak" olduğunu söyler. Merhum Prof. Dr. Bülent Tanör, devletin dini vicdanlara itmek için güç kullanmak zorunda olduğunu belirterek, bunu "Çatışmacı laiklik" diye niteler.
Bu köktenci laiklik anlayışının son hamlesini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti'nin kapatılması talebiyle hazırladığı iddianamede gördük. Orada laiklik şöyle ifade ediliyordu: "Ortaçağ dogmatizmini yıkarak aklın öncülüğü, bilimin aydınlığı ile gelişen özgürlük ve demokrasi anlayışının, uluslaşmanın, bağımsızlığın, ulusal egemenliğin ve insanlık idealinin temeli olan bir ' Uygar yaşam biçimi'dir."
* İşte Baykal'ın dün yaptığı çıkış, CHP'nin laikliğin bu tanımını veya yorumunu reddetmesi sonucunu doğuruyor.
* Baykal'ın bu yorumu, Avrupa'da 19'uncu yüzyılda ortaya çıkan, 20'nci yüzyılın ilk yarısına kadar hüküm süren, ama Türkiye'de ise belli bir çevrenin bugün bile sözcülüğünü ve militanlığını sürdürdüğü "Pozitivizm laikliği"ne CHP'nin açıkça tavır koyması demek oluyor.
* Baykal'ın bu yaklaşımıyla AK Parti'nin kullandığı argümanla söylememiz gerekirse, "Laikliğin toplumsallaştırılması"na bundan böyle CHP'nin de katkıda bulunacağı anlamına geliyor.
Ecevit çizgisine gelmek
* Baykal'ın bu açılımıyla, CHP, 1982 Anayasası'nın 2'nci maddesinin gerekçesindeki laiklik anlayışı çizgisine yaklaşıyor : "Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına geliyor."
* Baykal'ın attığı adımla CHP, "Sakin", "Demokratik" laiklik anlayışına doğru yürüyor.
* Ve nihayet Baykal'ın dün yaptığı değerlendirmeyle CHP, merhum Bülent Ecevit'in "İnanca saygılı laiklik" anlayışına gelmiş veya dönmüş oluyor . Ecevit o laikliği şöyle anlatmıştı: "Laiklik dindar kesimi küstürecekse orada bir sıkıntı olur. Aslında laikliğin tarifinin bütün toplumda kabul görecek şekilde yapılması gerekir. Laikantilaik kamplaşması son derece tehlikelidir. Laikliğin ne olduğu ve ne olmadığı, şeriatın ne olduğu ve ne olmadığı tanımlarında uzlaşmayı başarabilmemiz lazım. Demokrasi de bunu gerektiriyor. Ancak devletler laik olabilir. Kişi ise laiklikten yana olabilir veya olmaz. Ben laikliğin kesinlikle din ile çatışmadığına inanıyorum. Laiklikten yanayım ama bu, dine saygısızlık, dini reddetme anlamına gelmez. Laiklikten yanayım ama din ile de barışığım." (Aksiyon dergisi, 1 Mart 1997)
Bir kesimin her kapalıyı laikliğe tehdit, bir kesimin de laikliği inancın düşmanı olarak görmesine yol açan algılamaların ortadan kalkmasına CHP'nin katkıda bulunması, inanın Türkiye'yi çok ama çok rahatlatır...