"Elbette aramızda çok fırtınalar esti / Dile kolay 20 yıllık aşk bu / Bin defa valizini alıp gittin / Bin defa kapıyı çarpıp çıktım..."
Sözleri Jacques Brel'e, müziği Gerard Jouannest'e ait "Eski aşıkların şarkısı" böyle başlıyor.
İspanyol tenor Jose Carreras'ın 4 gün önce Kuzey Kıbrıs'ta verdiği konserde seslendirdiği parçalar arasında bu hüzünlü aşk şarkısı da vardı.
Kıbrıs'taki durumu hatırlattığı için olsa gerek.
Aralarındaki aşk çoktan bitmiş (hatta hiç olmamış) eski evliler, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos bugün bir kez daha biraraya geliyorlar.
Son kez 8 Temmuz 2006'da BM'nin zorlamasıyla buluşmuşlar sözde bir dizi karar almışlardı: Adadaki günlük yaşamı etkileyen konuları (örneğin kuş gribi gibi bir hastalık ortaya çıkarsa ortak mücadele etmek gibi) görüşecek teknik komiteler kurulacak, ayrıca Kıbrıs sorununa çözüm arayışları için de çalışma grupları oluşturulacaktı.
14 ayda teknik komitelerin toplantı yönteminde bile anlaşma sağlanamadı; düşünün artık! BM raporlarında bu "Rutin" görüş ayrılıkları için muzip bir ifade kullanılıyor: "Taraflar arasında istikrarlı çelişki!"
Bugünkü zoraki buluşmaya da aslında iki tarafın da birbirine koz vermeme hesapları yol açtı: Papadopulos 2008 Şubat'ında yapılacak başkanlık seçimlerinde en ciddi rakibi olan AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas'ın "Seçilirsem Talat'la her zaman biraraya geleceğim" çıkışı üstüne, uzlaşmaya yanaşmayan lider konumuna düşmemek için görüşmeye yanaştı. Talat ise randevuyu reddetmesinin seçim kampanyasında Papadopulos'un elini güçlendireceğini bildiği için masaya oturmayı kabul etti.
Çekoslavakya modeli
Tabii iki taraf da görüşme için "İyimser" olduklarını söylüyorlar. Papadopulos çözümü engellemekle suçlanmamak, Talat da Türk tarafının barış ve birleşme arzusunun sürdüğünü göstermek için rol yapıyorlar.
Ama gerçekte iki taraf da Kıbrıs'ın yeniden birleşmesinin hayal olduğunu biliyorlar. Çünkü Güney'de ezici çoğunluk "Türkler'le birlikte yaşamaya hayır" diyor. Kuzey'de ise yine çoğunluk "İki devletli çözüm" istiyor.
Zaten iki lider de bu gerçeği biliyorlar. Örneğin Talat daha geçen hafta kapıların açılmasından sonra iki taraf arasında güvenin dibe vurduğunu bildirdi "Doludizgin bölünmeye doğru gidiyoruz" dedi.
Papadopulos ise Avrupa Parlamentosu Liberal Demokrat Grubu'nda Rum Milletvekili Marios Matsakis'in epey destek bulan "Kıbrıs Türk tarafının tanınması ve iki devletli çözüme yönelinmesi" önerisine en yumuşak tepki gösteren Rum siyasetçi oldu.
Hem sonra ABD ve AB'nin bir yandan Kosova'nın bağımsızlığını desteklerken, hatta ikiye bölünmesini bile kabullenirken, öbür yandan Kıbrıs'ın yeniden birleşmesinde ısrar etmeleri de, savunması güç bir çelişkiye dönüşüyor.
Kıbrıs'ta bir zamanlar birarada yaşayan, aynı sokağı paylaşan Türkler'in ve Rumlar'ın sayısı nüfusun yüzde 10-15'i kadar ya var ya yok. İki tarafta da 1974'ten sonra doğmuş ve hiç biraraya gelmemiş kuşaklar çoğunlukta. Buna bir de Kuzey'de nüfusun neredeyse yarısını meydana getiren Türkiye'den 1974 sonrası adaya gönderilmiş veya göç etmiş olanları ekleyin... Nasıl kaynaştıracaksınız bu yabancıları?
Talat ve Papadopulos bugün görüşme çıkışı yine gülücükler saçarak iyimser açıklamalar yapacaklar ama aldanmayın. Sorunun tek gerçekçi çözümü var: İki ayrı devlet kurmak, daha sonra sınırların ortadan kalktığı AB'de birleşmek. Tıpkı Çekler ve Slovaklar gibi.