Geçen yılın son günlerinde, 28 Aralık'ta, Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi -zamanlama açısından- anlamlı bir karar verdi: Bulgaristan'ın AB'ye girmesine 72 saat kala, Kapıkule'de görevli 76 gümrükçü ve polise rüşvet nedeniyle verilen hapis cezalarını onadı.
Yine geçen yılın son günlerinde Kapıkule'nin karşısındaki Kapitan Andreev kapısından giriş veya çıkış yapan Türkler ise, dönüşlerinde anlamlı bir değişiklikle karşılaştılar: Daha nazik görevliler ama daha sıkı denetim.
Çünkü Bulgaristan'ın Türkiye'ye açılan kapısı artık AB'nin sınırı haline geldi. Yalnızca AB'nin sınırı olmakla kalmadı, "En küçük hatada" Bulgaristan'a kısıtlama önlemleri getirmeye kararlı AB'nin gözünde de en stratejik noktaya, hatta sinir merkezine dönüştü.
AB titizlenmekte ya da Kapitan Andreev kapısı için sürekli tetikte olmakta hiç de haksız değil; burası insan, uyuşturucu, silah, çalıntı araba ve her türlü mal kaçakçılığının Avrupa'ya giriş noktası.
Daha doğrusu noktasıydı. Artık değil. Ya da eskisi kadar yol geçen hanı değil.
AB fonlarıyla kapının teknik donanımı tepeden tırnağa yenilendi. İşlem hızı çok yüksek bilgisayarlar, pasaport okuyucular, gelişmiş mikroskoplar, hatta gece görüş dürbünleriyle donatıldı.
Ve de çürümüş, birkaç avroya satın alınabilen gümrükçülerin yerine AB'nin eğittiği yeni kadrolar atandı. Yeni ve rüşvet şeytanının baştan çıkarmasına karşı sıkı sıkıya denetlenen kadrolar: Maaşları Bulgaristan ölçülerine göre epeyce artırılmış olan memurlar ikişerli gruplar halinde çalışıyor, görev yerlerini işe başlamadan yalnızca 15 dakika önce öğreniyor. Ayrıca en küçük kuşkuda gözlerinin yaşına bakılmıyor. Örneğin, AB'ye katılım öncesinin son iki ayında 49 görevli ya işten atıldı ya da mahkemeye verildi.
Bu önlemler ve sıkı denetim sayesinde Bulgaristan haklı bir gururla Kapitan Andre- ev kapısının, tarihinde ilk kez olarak, 2006'yı sıfır rüşvet olayıyla kapattığını açıkladı.
Kapıkule aşağı kalmamalı
Kutluyoruz ama biraz buruk duygularla. Zira açıklamada, "Komşu kusura bakma, Kapitan Andreev kapısı AB'nin sınır bekçisi haline geldi. Burayı Avrupa'nın güvenilir dış sınırı yapmak zorundayız. O nedenle artık eskisi kadar hoşgörülü davranamayacağız. Hiç değilse transit vizesi olmayan bu kapıdan giremeyecek" uyarısında bulunuluyor. Bu da, vatandaşlarımızı peşin peşin kuşkulu statüsüne sokmak anlamına geliyor.
Türkiye bu gölgenin altında kalamaz. Kalmamalı. AB'nin güvenilir dış sınırı Kapitan Andreev'e, Kapıkule'nin de Türkiye'nin güvenilir yüzüne dönüştürülmesiyle cevap verilmeli. Şeffaf kontrollerle ve sıfır rüşvet vukuatıyla. Biliyoruz, önümüzdeki ilkbahar sonunda Kapıkule'nin tüm tesisleri yıkılıp, Odalar Birliği tarafından yap-işlet-devret modeliyle yeniden inşa edilecek. Ancak bu projenin düğmesine basılıncaya kadar, yani önümüzdeki 5 ay boyunca Kapıkule, ondan sonra da Bulgaristan'la diğer sınır kapımız olan Hamzabeyli, Türk gümrük ve emniyet teşkilatı için sürekli sınav yeri olacak. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün rüşvet liginde Türkiye'nden bin beter sıraya koyduğu Bulgaristan'a karşı bu sınavdan mahcup çıkmanın bedelini düşünemiyoruz, düşünmek istemiyoruz.
Önümüzdeki hafta, 10 Ocak'ta, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül başkanlığındaki toplantıda hazırlanacak Türkiye'nin AB'ye "kendi" uyum paketinde Kapıkule'ye özel yer, önem ve öncelik verilmeli.
Dediğimiz gibi, orası artık sadece gümrük kapısı değil, temiz Türkiye'nin vitrini de olmak zorunda.