Avrupa'nın önemli düşünce üretim merkezlerinden Brüksel Forumu, Transatlantik ilişkilerinin geleceğini masaya yatıran geniş kapsamlı bir toplantı düzenledi.
Avrupa ve ABD'den siyasetçiler, akademisyenler ve gazetecilerin davet edildiği üç günlük beyin fırtınasının katılımcıları arasında biz de varız. O nedenle ikiüç yazımız biraz "jeostrateji" soslu olacak.
"Transatlantik ilişkilerinin geleceği" ifadesi aslında , "ABD-Avrupa ilişkileri cicim yıllarına döndürülebilir mi" anlamına geliyor.
Çünkü nasıl Meclis'in 1 Mart 2003'te tezkereyi reddetmesiyle TürkiyeABD ilişkileri yeni bir döneme girdiyse, Fransa ile Almanya'nın Irak savaşına karşı çıkmalarıyla ve ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in bu ikilinin başı çektiği grubu "Yaşlı Avrupa" diye küçümsemesi, hatta alay etmesiyle de Atlantik'in iki yakası arasında uçurum doğdu. Dahası, onca çabaya, Brüksel Forumu benzeri kuruluşların onca ortak payda arayışına rağmen, uçurum giderek daha da derinleşiyor.
Bunu anlamak için ABD'nin AB nezdindeki eski Büyükelçisi Rockwell A. Schnabel'in geçenlerde yayınlanan "AvrupaABD: Bir ortak gelecek" adlı kitabına göz atmak yeterli.
11 Eylül saldırılarından hemen sonra göreve atanan ve Başkan Bush'un 2005 Şubat'ındaki Brüksel ziyaretinin ertesinde veda eden Schnabel kitabında AB'nin bir "Jeopolitik süpergüç" olma hedeflerine verip veriştiriyor. Bu planları Fransa'nın tarihi Cumhurbaşkanı General de Gaulle'ün 1960'lardaki Amerikan gücünü dengeleme, hatta Avrupa'daki etkisini zayıflatma söylemlerinin hortlaması olarak gören Schnabel, AB'nin NATO'dan ayrı ortak savunma gücü, ortak genelkurmay ve ortak karargah niyetlerini de "ABD'ye karşı bağımsızlık bildirisi" diye niteliyor.
ABD'ye karşı cephe mi?
Beyaz Saray'a yakın bir isim olan Schnabel'in kuşkuları o kadarla da kalmıyor. İşi, AB'nin "Yeniden çok kutuplu bir dünyanın çekim ve güç merkezlerinden biri" olmak istemesinin, aynı hedefe yürüyen Rusya, Çin ve Hindistan'la birlikte ilerde ABD'ye karşı ortak cephe kurma planlarının parçasını oluşturduğu iddiasına kadar götürüyor!
En şaşırtıcısı, ABD'nin kuşku kapsamına dünyadaki en yakın müttefiki, Irak'ta ve Afganistan'da birlikte savaştığı İngiltere'nin de girmeye başlaması!
Geçenlerde Washington'da Türk kamuoyuna pek yansımayan bir olay patlak verdi: ABD, geleceğin savaş uçağı olarak gösterilen "Joint Strick Fighter" projesinde İngiltere'nin ortaklığını askıya aldı. Nedeni: ABD'nin bu savaş uçağını İngiltere'ye teslim ederken silah sistemleri sırlarını barındıran kodları vermek istememesi!
Londra'da kıyamet koptu: "ABD'nin bu kararıyla İngiltere'nin egemenliği tehlikeye düşecek" demeçleri verildi, "Kırmızı çizgilerimiz çiğneniyor" denildi, "Kodlar verilmezse biz de uçakları almaktan vazgeçeriz" resti çekildi.
Ancak ABD şu ana kadar kararını değiştirmedi. Hatta İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'un gençliğinde komünist fikirler taşıdığını hatırlatıp, Tony Blair hükümetine bile kuşkuyla baktığını ima etti!
Şimdi projenin Avrupalı diğer ortakları Norveç, İtalya, Danimarka, Hollanda ve Türkiye (Evet, biz de varız) yeni strateji belirlemek için İngiltere'yle birlikte toplantı üstüne toplantı yapıyorlar. ABD de -özellikle Savunma Bakanlığı- bu koalisyonu, "Potansiyel düşman" olarak görüyor, iyi mi!
Biz de Brüksel'de onca sınavdan geçmiş ABD-Avrupa ittifakının (Türkiye dahil) asla sarsılamayacağı üstüne parlak nutuklar dinliyoruz. Gel de inan.