Olaylara duygusal değil, akılcı yaklaşmalıyız. Sorundan beslenme yerine çözümden beslenmeliyiz..."
Sağduyu yüklü bu cümlelerin sahibi Diyarbakır Valisi Efkan Ala. Kanal 7'de katıldığı programda söyledi.
Ala'nın yönettiği sorun yumağı kentle ilgili tespitleri ve çözüm önerileri bizi çok etkiledi. Önce tespitinden birkaç cümle aktaralım:
"PKK önceleri çok taraftar toplayabiliyordu. Şimdi ise taraftarı az, ancak saldırganlık oranı arttı. Diyarbakır'daki son olayları yapan 2500-3000 arasında bir topluluktu. Çoğunluğunu çocuklar oluşturuyordu. Bu da 1 milyon nüfuslu Diyarbakır'da PKK'ya halk desteğinin ne olduğunu gösteriyor."
Doğru. Emniyet'in verilerine göre de Diyarbakır olaylarına karışanlar 3.000 kişi civarında. Oysa terör örgütünün kışkırtabileceği o kadar çok kesim var ki...
Örneğin 1985-1999 döneminde hayatlarını yitiren 35-40 bin kişinin en az 25 bini Kürt. Bunların ailelerini düşünün. Cezaevinde olanların, yatıp çıkanların ailelerini ekleyin. Dağdakilerin yakınlarını koyun. Ve bir de Ala'nın 1 milyon diye ifade ettiği, ancak sürekli göç nedeniyle 1.5 milyonu geçtiği düşünülen Diyarbakır nüfusunun yüzde 60'ının işsiz olduğu gerçeğini düşünün.
Böyle bir tabloda sokağa dökülenlerin yüzde 80'i çocuk 2.500-3.000 kişiyle sınırlı kalması, bizce Kürt sorununa çözüm arayışlarını teşvik edecek güçlü bir etken olarak görülmeli ve değerlendirilmeli.
Söz yine Ala'nın. Bu kez "çözüm" için: "Halka ne istediklerini sorduğumda, 'Ekonomik kalkınma' cevabını veriyorlar. Terör var diye yatırımların durdurulmaması lazım. Ekonomik kalkınmayla terörü en az seviyeye indirebiliriz. Daha önce açıklanan yatırım paketinin hayata geçirilmesi şart. Yıllardır devam eden GAP'ın bitirilmesiyle bölge ekonomisi canlanacak, Diyarbakır'da o sayede en az 500 bin kişi iş sahibi olabilecek."
Adım atma zamanı
Dün Diyarbakır'ı ziyaret eden Odalar Birliği Başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu da aynı görüşte: "Ticaretin olduğu yerde barış ve huzur vardır. GAP'ta halen arazilerin yüzde 12'si sulanıyor. Kalan yüzde 88'i de sulanabilirse 4 milyon kişi iş bulur. Bugün 4 milyon kişiye Türkiye'de sanayide iş bulmaya kalkarsak, bunun maliyeti 200 milyar dolar. Ama GAP'ın tamamlanması için gerekli yatırım ise sadece 15 milyar dolar."
Başbakan Erdoğan gerek Hisarcıklıoğlu'nun, gerekse Ala'nın mesajlarını değerlendirip, Doğu ve Güneydoğu için özel teşvikler ve önlemleri bir an önce hayata geçirmeli.
Daha önemlisi, ekonomik önlemler siyasal açılımlarla bütünleştirilmeli. Ala'nın dediği gibi, "Demokrasi halkın teröre desteğini azaltır."
Bu açıdan Erdoğan'ın DTP'ye çağrısını, ikinci tarihi adımı olarak değerlendiriyoruz. İlki geçen yıl Diyarbakır'da seslendirdiği "Kürt sorunu daha fazla demokratikleşmeyle çözülür" söylemiydi.
Sıra üçüncü adıma geldi: Türkiye Cumhuriyeti'nin asli unsuru Kürt halkıyla yeniden bütünleşmeye. Bir yandan terörle mücadeleyi sürdürürken, bir yandan da "Daha fazla demokrasi" için çözümler üretmeye. Korkmadan.
Ana dilde eğitim hakkını özgürce tartışabilmeliyiz artık. Ana dile yayın konusunu lütuf değil, hak görebilmeliyiz. Seçim barajını düşürmekte tereddüt etmemeliyiz.
Çünkü yine Ala'nın dediği gibi, "Günışığında çözülemeyen sorunların alacakaranlıkta çözülmesi mümkün olamaz."
Dışişleri Bakanı Gül'ün müjdelediği "Yeni reform dalgası"nı, AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış'ın dün duyurduğu "8'inci demokratikleşme paketi"ni sabırsızlıkla bekliyoruz. Tabii ekonomik paketi de...