Ortadoğu'da barış ve huzurun hâkim kılınmasını amaçlayan bir proje...
Dışişleri Bakanı Gül, CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in soru önergesini Başbakan Erdoğan adına yanıtlarken Büyük Ortadoğu Projesi'ni (BOP) böyle tanımladı.
Gül'ün hayli ayrıntılı cevabına göre, Ortadoğu'yu (Aslında Fas'tan Pakistan'a kadar uçsuz bucaksız coğrafyayı kapsıyor) dönüştürmek için hazırlanan BOP, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişim ilkelerinin güçlendirilmesini, serbest piyasa ekonomisinin işletilmesi unsurlarını içeriyor ve kesinlikle siyasal ya da askeri müdahale öngörmüyor.
Bu cümleyi okuyunca, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'a Şubat'ın son haftasında çıktığı Ortadoğu gezisinde yöneltilen soruları hatırladık: "Hangi demokrasiden söz ediyorsunuz? Afganistan'a bombalarınızla götürdüğünüz ve ülkeyi savaş ağaları ile uyuşturucu baronlarına teslim eden demokrasiden mi? Yoksa bombalı saldırılarda her gün onlarca masum kişinin öldüğü Irak'taki işkenceli demokrasiden mi?" Gezisinin üç hedefinden birinin Ortadoğu'da demokratik reformları teşvik etmek olduğunu (diğer ikisi Hamas'a destek verilmesini önlemek ve İran'a baskıları artırmak) söyleyen Rice, bu sorular karşısında yutkundu, yuvarlak yanıtlarla geçiştirdi ve denildiğine göre Washington'a hayli karamsar döndü.
Dönüşüyle birlikte de, BOP'tan vazgeçilmesini, daha "Pragmatik" politikalar geliştirilmesini isteyenlerin sesleri daha gür yükselmeye, asıl önemlisi daha çok destek bulmaya başladı.
Çünkü gerekçeleri epey güçlü: BOP kapsamında nereye el atıldıysa, hesapta olmayan tablolarla karşılaşıldı. Irak demokrasiyle tanıştırıldı ama sandıktan din devleti isteyenler çıktı. Filistin'de emsal oluşturacak kadar şeffaf seçimlerde İslam devleti kurmayı hedefleyen Hamas silip süpürdü. Mısır'da Başkan Mübarek, ABD'nin baskılarıyla genel seçimlerde çoğulculuğa razı oldu, Müslüman Kardeşler herkesi şok eden başarıya ulaştı. Dahası BOP'a, yani ABD müdahalesine tepki, kitleleri daha da radikalleştirdi. Örneğin, İran'da fanatikler fanatiği Mahmud Ahmedinecad'ın seçilmesi gibi...
BOP yerine AGİT
BOP'un açmazı ya da ikilemi şurada: ABD ile işbirliği yanlısı olan mevcut rejimlerin altını oyuyor. Buna karşılık ABD karşıtı İslamcı akımların yelkenlerini şişiriyor. Bir başka deyişle, demokrasi radikal İslam'ı frenlemiyor, tam tersine daha da güçlenmesini, serpilmesini sağlayan gübre işlevi görüyor.
O nedenle, ABD'deki düşünce kuruluşlarından artık Beyaz Saray'a "Zararın neresinden dönersek kâr" tavsiyeleri iletiliyor. Tabii yeni öneriler eşliğinde: Geleneksel müttefiklerimiz olan Avrupalılar'la yeniden kenetlenme zamanı geldi. Ortadoğu için onlarla birlikte BOP yerine, Avrupa'yı demokratikleştiren AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü) benzeri bir mekanizma geliştirelim. Ve öyle bir sistem oluşuncaya kadar bölgeyi kendi haline bırakalım.
Beyaz Saray şimdilik açıkça "evet" demiyor ama "hayır" demediği de belli. Nereden? Mısır'da Mübarek'in İslamcılar'ın yeni bir zaferini önlemek için yerel seçimleri iki yıl ertelemesine ve en ünlü muhalif Eymen Nur'u hapse atmasına ses çıkarmamasından.
Diplomatik kulislerde hayli taraftarı olan görüşe göre, BOP'un düğmesine Türkiye'de AK Parti'nin seçim zaferiyle basılmıştı.
Bu görüş doğruysa, Ankara'da doğan BOP'un sessiz sedasız Kahire'de toprağa verildiğini söylemek pek yanlış olmaz...