BOYA fabrikasını açmaya çalıştığımız 1945'te Vehbi Koç'un Ankara Talebe Yurdu'nu eğitime hediye ettiğini öğrenince, ona ilk hayranlığım doğdu. Ondan sonra kendisinin eserlerini hep izledim, sözlerine önem verdim. TÜSİAD'ı kurmadan önce beni Osmanbey'deki evine bir gece, eşi Şadberk Hanım'la yemeğe davet etti. O gece ona olan hayranlığım büyük bir sevgi ve saygıya dönüştü. Evlatlarını, ülkesini, Türk halkını seven insan oluşları beni onlara daha çok bağladı. Organizasyon, teşebbüs ve yöneticilikte Türkiye'de en ileri olduklarını çok iyi biliyorum. Danışmaya, yöneticiye, yeniliğe, maddi bakımdan motivasyona, atılıma, özerkliğe, denetime, tasarrufa, disipline, vefaya, hataları affetmezliğe dayalı üstün yönetim anlayışlarını unutamam. Türk ekonomisi ve özel sektörüne büyük katkıları olduğu gibi, birçok genç sanayici ve işadamının yetişmesine de önayak olmuştur. Gençlerin eğitimi için kurduğu vakıflarla Türkiye'ye hizmeti çok büyüktür. Kendisini hep bir baba gibi sevdim, saydım ve takdir ettim. Sayın Vehbi Koç ile vefatından iki hafta önce biraraya geldiğimde kendisine verdiğim plaketin üstüne şunları yazdırmıştım:
En büyüğümüz, Türk Özel Sektörünün Önderi Sayın VEHBİ KOÇ'a Takdir, sevgi ve şükran duygularımla, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı SELÇUK YAŞAR