Türkiye dün laiklik ilkesinin Anayasa'ya girmesinin 67'nci yılını yayınlanan birkaç mesajla hatırladı.
Bu mesajlarda laikliğin tanımına ilişkin bazı farklılıklar gözümüze çarptı. Örneğin Cumhurbaşkanı Sezer şu yorumu yaptı: "Laikliğin temelinde ulusal egemenlik yatar. Laik sistemde egemenlik ulusundur; dünya işleri dünyevi kurallarda düzenlenir; din ve devlet işleri birbirinden tümüyle ayrılmıştır; din vicdanlardaki kutsal ve özel yerinde korunur; devletin siyasal, sosyal, hukuksal, ekonomik hiçbir alanı din kurallarıyla düzenlenemez. Dinin vicdanlardaki yerinde korunması bağlamında laiklik, inanç ve ibadet özgürlüğünün güvencesidir."
Sezer'in değerlendirmesi laikliğin Fransa'daki yorumuyla tam örtüşüyor.
Buna karşılık Meclis Başkanı Arınç'ın mesajındaki tanım, Anglo-Sakson yaklaşımını yansıtıyor: "Laiklik; vatandaşların vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüklerini her türlü baskıdan uzak kullanabilmelerinin güvencesi ve hukuksal çerçeve içinde inanç ve ibadet özgürlüğünün temelidir."
Arınç'ın değerlendirmesi AK Parti programındaki tanımla uyumlu: "Laiklik her türlü din ve inanç mensuplarının ibadetlerini rahatça icra etmelerini, dini kanaatlerini açıklayıp bu doğrultuda yaşamalarını, ancak inançsız insanların da hayatlarını bu doğrultuda tanzim etmelerini sağlar. Bu bakımdan laiklik, özgürlük ve toplumsal barış ilkesidir."
Erdoğan da doğal olarak aynı çizgide: "Din, vicdan ve ibadet özgürlüğünün ifadesi olan laiklik, toplumsal huzurumuzun ve Atatürk'ün bize gösterdiği, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma ideali içinde, farklı inançların hoşgörüyle birarada yaşamasının teminatıdır."
Bu yazıyı kaleme alıncaya kadar Baykal'ın mesajı elimize ulaşmadı ama görüşlerini biliyoruz. Son olarak 27 Ocak'ta CHP Grubu'nda şöyle dedi: Laiklik artık siyasette din ve mezhep istismarını bırakmak demektir. Laik anlayışı özümsemek demek, insanların dine, mezhebe sahip olmamasını öngörmek değildir.
Atatürk'ün yorumu ve Fransa
Peki Atatürk'ün laiklik tanımını biliyor musunuz? Ulu Önder hayli uzun bir cümleyle çok geniş bir yorum getiriyor:
"Laiklik, dini faaliyetlerin devlet, fikir ve ekonomik hayattan ayrılarak ele alınmasını, devletin dini esaslara ve güce dayanmamasını, dünyevi işleri ve otoriteyi, dini işler ve otoriteden ayırarak, dinin diğer dünya kurumlarını kontrol etmemesini ve yalnız gerçek dini konularla ilgilenmesini sağlayan, dünya sorunlarına akılcı ve bilimsel açıdan bakmayı öngören, dinin hakkını dine, devletin hakkını devlete veren bir kavramdır."
Bugünlerde Fransa'da da laiklik üstüne sayılamayacak kadar çok yorum yapılıyor. Nedeni; "türban tasarısı..." Cumhurbaşkanı Chirac ve Başbakan Raffarin'in yorumlarını vermeden önce bir düzeltme yapalım; tasarının adı türban değil; "Okullarda laiklik ilkesinin uygulanması." İşte iki tanım.
Chirac'ın yorumu şöyle: "Laiklik vicdan özgürlüğünün güvencesidir. İnanma veya inanmama özgürlüğünü korur. Herkese özgürce, barış içinde, baskıyla karşılaşmadan inancını ifade ve uygulama imkanı verir. Kamusal alanın tarafsızlığı, farklı dinlerin uyum içinde birarada yaşamasını sağlar."
Bu da Raffarin'in yorumu: "Laiklik dinin reddi değildir. Laiklik bir gelenek, bir yaşama biçimi ve bir özgürlük vaadidir. Cumhuriyetimiz herkese dininin icaplarını yerine getirme özgürlüğünü garanti eder. Tarafsızlık, inkarcılık değildir. Ancak din asla bir siyasal proje olamaz ."
Buyurun size bir demet laiklik tanımı. Dünya görüşünüze en uygununu bulmak, size düşüyor...