Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Terörde değişim

Türkiye terörle mücadelede dünyanın en deneyimli ve en başarılı ülkeleri arasında yer alıyor. Peki hem ayrılıkçı, hem de dinci teröre karşı böylesine uzmanlaşıldığı halde, İstanbul saldırıları neden önlenemedi? Gerek ulusal, gerekse uluslararası medyada bu soruya yanıt aranıyor. Tartışmaların ayrıntısında boğulan iki önemli gerçek var. İlki, Çeçenistan'dan Bosna'ya kadar İslam coğrafyasındaki savaşlara katılan gençlerin en azından bir bölümünün "potansiyel terörist" olarak dönebileceği olasılığına yeterince önem verilmedi. Son 4 yılda, resmi verilere göre, Çeçenistan'a 58, Afganistan'a 17, Bosna'ya 214, Arap ülkelerine de 150 kadar Türk genci "savaşmaya" gitti. Avrupa'daki Türk toplumundan bu "cihatlar" a katılanları da ekleyip, rakamı 4 bine kadar yükseltenler bile var. Bu gençlerin bazıları hâlâ sağda-solda ortaya çıkıyor. Örneğin daha dün Çeçenistan'daki çatışmalarda üç Türk vatandaşının öldürüldüğü açıklandı. AB Anayasası taslağının ele alındığı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de katıldığı Hükümetlerarası Konferans'a ev sahipliği yapan Napoli'de 5 teröristin yakalandığı, bunların İstanbul bölgesindeki kamplarda eğitim gördükleri duyuruldu. Afganistan'da yakalanıp Küba'daki ABD üssü Guantanamo'ya götürülen El Kaide üyeleri arasında 5 Türk de bulunuyor. Elbette güvenlik ve istihbarat birimlerinde bu savaş bölgelerine gidenler ve dönenlerle ilgili dosyalar var. Ancak dönüş sonrası yakın takipte bazı boşluklar, kopukluklar olduğu, saldırılarla ortaya çıktı. İkinci gerçek, El Kaide bugüne kadar Afganistan ile Pakistan arasındaki dağlık ve kontrol dışı bölgede yuvalanmış, dünyanın çeşitli yerlerindeki uzantılarını oradan yönlendiren bir örgüt olarak görüldü. Oysa El Kaide, Afganistan savaşı döneminde "örgüt"tü, Irak savaşıyla birlikte bir "ideoloji"ye dönüştü. Her ülkenin artık kendi El Kaide'si, daha doğrusu kendi El Kaide'leri var. FBI yetkililerine göre, 1990'ların ortasından 2001 Ekim'indeki ABD müdahalesine kadar El Kaide'nin Afganistan'daki kamplarında 47 ülkeden 20 bini aşkın kişi eğitimden geçti. Bunlara her biri kendi ülkelerinde bir mini El Kaide'nin kurucusu veya yöneticisi olacak "formasyon" verildi. Yani bugün dünyada en az 20 bin El Kaide örgütü kurulabilir ya da kuruluyor. Biri yok edilince, diğeri yerini alıyor. Şahmeran gibi. Afganistan dağlarındaki ana örgüt ise onlara sadece uzaktan, internet imkanlarıyla eğitim desteği veriyor, ticari deyimle bir tür "franchising" hizmeti sağlıyor, o kadar! Türkiye'deki terörle mücadele birimlerinin bu değişime göre yeniden yapılandırılması şart...

Anadolu kaplanları
Gençlerbirliği ve Gaziantep'in UEFA başarıları, Dünya Kupası finallerinden bu yana gerileme sürecine giren Türk futboluna kurtuluş reçetesini gösterdi: Futbolu sadece Üç Büyükler'e endeksleyen zihniyete son vermek. Nasıl sanayide ve ihracatta "Anadolu Kaplanları" son yıllarda müthiş bir atılım yaptıysa, futbolda da bir "Anadolu İhtilali" nin zamanı geldi. Düşünün; sadece belediye yardımları ya da dirayetli bir işadamının çabalarıyla bu başarıları yakalayanlar, daha büyük imkanlarla neler yapmaz? Haydi Gençlerbirliği, haydi Gaziantepspor; 1970'lerin Eskişehirspor, 1980'lerin Trabzonspor destanlarını tekrarlama sırası sizde. Türk futbolunun ikinci şahlanış dönemi için Şampiyonlar Ligi'ne gitmelisiniz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA