Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bayramsız çocuklar

Toplumdaki çözülmenin ne ürkütücü boyutlara vardığını anlamak için yurtları dolaşmak yeterli. Böyle bir ziyaret sonrası gecelerce uyuyamazsınız. İki günlükken kundağına sarmalanıp sokağa bırakılmış Elif bebekten tutun, annesininbabasının elinden tutup yurda teslim ettiği kavruk Ahmet'e kadar sayısız çocuk... Kiminin gözlerinde terkedilmişliğin zor bastırılan isyan şimşekleri, kiminde sevgisizliğin ürküten koyuluğu, kiminde yalnızlığın tarifsiz korkusu... Onlar terörle gelen göçün büyük kentlere savurduğu ailelerin yavruları. Onlar "Sanayi toplumu olmanın getirdiği kaçınılmaz değişim" diye tanımlanan, aile yapısındaki bozulmanın, hatta çürümenin masum kurbanları. Onlar ekonomik krizlerin trajik bedelleri... O kadar çok ki... Sadece Çocuk Esirgeme Kurumu yurtlarında sayıları 24 bini aştı. Bir de bekleyenler var. En az 34 bin çocuk yuvaya girebilmek için upuzun kuyruğun bilmem kaçıncı sırasında öylece duruyorlar. Tehlikeli bir kuyruk bu. Zamana karşı yarışıp, beylik ifadeyle onlara "Sıcak bir yuva" bulamazsak, sokağa teslim olacaklar ya da edilecekler. Tinere, kapkaça, çetelere...

Dikkat; uçurum
SABAH bu yaraya bir nebze merhem olabilmek için arefe günü bir kampanya başlattı. Dilerseniz siz buna imdat çığlığı da diyebilirsiniz: "Bir kucak da siz açın..." Kimsesiz çocukların hiç olmazsa bir bölümünü kimseli çocuk yapmak için. Kimselerini yitirmiş, kimselerinden kopmuş ya da koparılmış çocukları önlerindeki başdöndürücü uçurumlara düşmekten kurtarmak için. Evlat edinmeniz şart değil. Koruyucu aile, gönüllü anne-baba, gönüllü ablaağabey gibi uygulamalarla da onlara şemsiye olabilirsiniz. Olmalısınız da. Çünkü Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi hepimize bu sorumluluğu yüklüyor. "Ben çocuğum. 18 yaşına kadar bir çocuk olarak vazgeçilmez haklara sahipim" diye başlayan, Türkiye'nin de imza koyarak hayata geçirdiği 42 maddelik sözleşmenin 6'ncı maddesi bakın ne diyor: "Çocukların yaşamını korumak herkesin görevidir. Yaşamak her çocuğun temel hakkıdır." Sonra bir de 20'nci madde var: "Çocuklar ailelerinden yoksun kalabilirler. Bazı aile ortamları ise çocuklar için yararlı olmayabilir. İşte o zaman devletten özel koruma ve yardım alma hakları vardır. Devlet bu görevi çocuk için uygun aile bularak ya da onlara bakacak kuruluşlara yerleştirerek yapar." Ve nihayet 21'nci madde: "Anne babasıyla birlikte olamayacak çocukların aile yoksunluğu çekmemeleri için, onlara iyi aileler bulunur." Çocuk Haklar Günü'nde "Çocuklar geleceğimiz, güvencemiz, yaşam sevincimiz ve umudumuz" klişelerini tekrarlamak, "Yarınlara güvenle bakabilmek, çocukların sağlıklı, sorumluluk ve özgüven sahibi, mutlu bireyler olarak yetiştirilmeleriyle mümkündür" türünden gerçekleri sıralamak kolay. Önemli olan gereğini yapmak. Ve inanın, o kadar da zor değil. Haftada iki-üç saatinizi "kimsesi" olacağınız çocuğa ayırmanız yeterli. Zaten bir süre sonra bu ilginin, bu ziyaretlerin hayatınıza bir vaha ferahlığı getirdiğini farkedeceksiniz. Haydi koruyucu anneler, gönüllü abla ve ağabeyler. Onlar gözleri kapılarda, pencerelerde yolunuzu gözlüyor. Çok bekletmeyin. Bir merhaba, buğday renkli saçlarını okşayacak bir el, birlikte çektirilecek bir fotoğraf, onlara can simidi olmaya yetecek. Ne güzel söylemiş Çinliler: "Bir yıllık varlık istersen buğday, on yıllık varlık istersen ağaç, yüz yıllık varlık istersen insan yetiştir..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA