Fareed Zakaria (Ferit Zekeriya diye de okuyabilirsiniz) Batı medyasındaki en etkili yorumculardan biri. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığının tartışıldığı günlerde Newsweek dergisinde dile getirdiği görüşü sonra ekranlarda da çok kere tekrarladı. Şöyle diyordu özetle:
"Bir başkan adayının eşi başını örtüyor diye Türkiye seçkinleri sinir krizi geçirmekteler. Böyle saçmalık olmaz. Demokrasiye fırsat tanısınlar."
Yazıyı okuduğumda düpedüz utanmıştım ülkem adına. Bize özel şartlanmaları aşarak bakarsanız, görüntü gerçekten sıfır numara zırvaydı:
Korkunç bir ekonomik depremin akabinde, boğucu vesayetlerin cenderesinde, sağlıktan eğitime sayısız alanda müzminleşmiş bunalımların girdabında debelenen toplum bir numaralı dert diye kadın başıyla uğraşıyordu. (Hâlâ da uğraşmakta.)
Standart beyaz yanıtı biliyorum:
"Kadın başının üstündeki o bez Hıristiyan haçı ve Yahudi takkesi gibi bir dinsel simgedir. Etkisi kısıtlanmazsa laiklik elden gider, sonunda İran oluruz."
Başı örtülü Hayrünnisa Gül'ün eşi Cumhurbaşkanı oldu; Türkiye İran olmadı. Ama tartışmalarımız sürüyor. Kadın, erkek, hepimizin başımızın içindeki mantık gücünü devreye sokmamızda yarar var.
Demokrasi istiyor muyuz? İstiyoruz. Ne demek o? Herkesin ülke yönetimindeki etkinliğinin eşit olması demek. Parlamentolu düzen yürürlükte ise, toplumun her kesiminin Meclis'te kendi boyutu oranında temsil edilmesi şart. Türkiye'de büyük bir başörtülü kadın nüfusu bulunduğuna göre, onların da o kılıkta vekillerce temsilinin tartışma konusu dahi olmaması gerekir.
Soruluyor: "Öyle düşünürseniz, çizgiyi nerede çekeceksiniz? Kara çarşaflıları temsil ettiğini söyleyen bir vekil parlamentoya o kılıkta gelirse, onu da alacak mısınız oraya?"
Kılık uygunluğu yasalar ve kurallar kadar duygusal kabul sınırlarının da belirlediği bir konudur. Günümüz Türkiye'sinde kara çarşaflı bir siyasetçi kadının herhangi bir parti tarafından milletvekilliğine aday gösterileceğini, gösterilirse yeterli oy alacağını sanmam.
Gösterilir ve alırsa?
Evet, girmelidir Meclis'e. Demokrasi budur.
Dünkü oturumdan hemen önce düşüncesi sorulan bir CHP'li milletvekili hanım mantık oyunu oynadı: "Herkes temsil edilmeliyse... Ülkemizde pek çok hırsız var. Onlar da mı temsil edilsin?"
Vallahi, "Ben hırsızım, oy verin" diyen bir hergele seçilirse, helaldir ve de demokrasidir. O da buyursun Meclis'e.
Dün orada dövüş çıkmadı diye bugün çoğumuz "Oh be!" diyecek. Bence o bile ayıp.
Şu 2013 yılında bunları konuşmakta olmamalıydık.