Ne yalan söyleyeyim, Başbakan'ın grup konuşmasını hayli kaygıyla bekliyordum.
Malum, kendisine karşıtları "tribünlere oynamaktan hoşlanan forvet", yandaşları "delikanlı" rolleri biçmekteler.
Elektriklenen ortam da Fransa'ya ölçüsüzce atıp tutmaya, önü arkası hesaplanmamış tehditlerle efelenmeye uygundu.
Öyle bir şey olmadı. Türkiye'yi egosu incinmiş kabadayı durumuna düşürecek sözler değil, öfkeli ama kontrollü ve mantıklı bir konuşma dinledik. Arkadan Fransız kanallarına döndüm.
Oralarda da kaygılı -âdeta üzgün- olduğu kadar dengeli ve serinkanlı yorumlar vardı. Kimse Sarkozy yandaşlığı yapmıyor, Erdoğan'a cevap vermeye ve laf yetiştirmeye kalkmıyordu. (Sezar'ın hakkı Sezar'a: İngilizlerin BBC'si gibi Fransız kanalları da "resmî çizgi" avukatlığına soyunmuyorlar hiç.) Şunları vurguladılar:
Türkler tartışma konusu sorunun politik olduğunu ileri sürüyorlar. Bu iddiada gerçek payı var. Fransa'da 500 bin kadar Ermeni yaşıyor.
Sarkozy yalnız onların oylarını düşünmüyor.
Ülkedeki koyu dindar Katolik kesim de Müslüman Türkiye'ye karşı.
Ancak, onlara karşı çıkacak kesimin de varlığı unutulmamalı. Politik hesaplarla Ermeni milliyetçiliğinden ve Katolik fanatizminden yararlanmaya kalkılıp büyük bir müttefikin kırılmasını onaylamayacaklardır.
***
Biz neyi onaylamadığımızı iyi bilelim; sapla samanı karıştırmayalım yine. "
Ermeni kıyımı olmuştur" demek başka, "
Ermeni kıyımı olmadığını söylemek suçtur" demek başka.
Birincisi tartışılıyor. Tezi kabul etmiş bulunan ülkelerin sayısı az değil. Tartışmayı sürdürür, karşı tezi savunuruz. Bu normal.
Anormal olan, tartışmayı yasayla yasaklamak.
Ona karşı çıkmakta yerden göğe haklıyız.
Sarkozy deli mi, aptal mı? Ne deli, ne aptal. Ya da hem deli, hem aptal. Çünkü panik derecesinde telaşta. İyice yaklaşan seçimde fena çuvallayacağını gördükçe taktik düzeyinde bile doğru hesap yapamaz duruma düşmekte.
Nedir yanlışı?
Şantajcı iseniz, ödün koparmak için yararlanırsınız karşınızdakini korkutan kozdan.
Ama kozu kullanmazsınız. Çünkü kullandınız mı, etkisi kalmaz.
Sarkozy pazarlıklarda "
Tasarıyı yasallaştırırım" diye bizi sıkıştırmaya çalışıyordu.
Yasallaştırdı; olan oldu. Şimdi bu işin arkasının nasıl geleceğini düşünme sırası onda.
***
Şu ara İtalya'nın sıfırı tüketmesiyle 2020 Olimpiyatları ev sahipliği şansımızın gündeme gelmesi harika. Amerika zaten İstanbul'u destekliyordu. Şimdi Almanya'nın bile ona katılacağı söylentisi doğru çıkarsa iş ciddiye biner.
Türkiye'nin genel yükselişine acayip gaz verir öyle bir mucize. İnişe geçmiş Fransa'nın süklüm püklüm turistlerinin 2020 yılında şaha kalkmış Türkiye'deki halleri gözünüzün önüne geliyor mu?
"
En iyi intikam iyi yaşamaktır" derler.
Kendimize çabucak çekidüzen verelim, olumlu yönde hızlandıkça hızlanalım. Gerisi gerçekten önemli değil.