Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Tezgahtarlar iş başında

Pislikleri ortaya çıktıkça gündem değiştirmek için yeni yalanlara başvuruyorlar.
Kayıpları aydınlatacak mezarlar açıldıkça,
Özel yetkili savcı, Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin başına taşıyan mâlum kaseti soruşturunca,
PKK'nın öldürüp gömdüğü Kürtlerle ilgili kitabın sayfaları da çevrildikçe,
Derin muhabbet tellalları hemen bir araya geliyor.
Yanlarına da ünlü(!) yazarçizer takımını alarak…

***
Ondan sonra da Sayın Başbakan'ın 'dindar gençlik' sözleri kamuoyuna 'öcüymüş' gibi sunuluyor.
Ahlaksızlık göklere çıkarılıyor… Adına da 'özgürlük' deniliyor bu yapılanın.
CHP lideri de her şeye, herkese 'vagon' olup, yoluna devam ediyor.
Bir ABD gazetesine gerçeği yansıtmayan şeyler yazarak Türkiye'yi kötülüyor…

***
Kim ne yazarsa yazsın, ne derse desin asıl hakem vatandaş.
Onun görüşü de zaten kamuoyu yoklamalarından belli…
Gerisi hikaye yani…
***
Prof. Dr. Sefa Saygılı hocadan açıklama var…
Sayın Saygılı'nın açıklaması şöyle:
"KIZILAY'A BUNU YAPMAYIN" başlığıyla kaleme alınan köşe yazısında şahsıma yönelik eleştiri sınırları aşılarak kişilik haklarıma ağır biçimde saldırılarak aleyhime suç isnat etmek suretiyle yayın yolu ile nitelikli hakaret ve iftirada bulunulmuştur.
Köşe yazısında hiçbir maddi vakıaya dayanmayan hayali duyumları kullanmak suretiyle iftira ve gerçeğe aykırı haksız ve dayanaksız iddialara yer verilmiştir. Köşe yazısında "İskenderun'dan arayan birçok okurum, Prof. Dr. Sefa Saygılı'nın adının ilçede Kızılay'a ait bir salona verilmesinin izahını istedi.
Derler ki, "Bu adam 28 Şubat'ta mütedeyyin Müslümanları askere ihbar eden kişidir. Kızılay'a ne kadar büyük katkısı oldu bilelim." demek suretiyle suç isnadı ve yayın yolu ile hakarette bulunmuştur.
Yazıdaki iddia bir eleştiri ve yorum niteliğinde değildir. Esasen gerçek dışı olan fakat bir olgu görüntüsü verilen iftira niteliğindedir. Kızılay'a ait bir salona adımın verildiği iddiası yalan ve abartılıdır. Sekiz katlı Kızılay öğrenci yurdu binasının 6. kattaki küçük bir odasının girişine ismimin yazılmasından ibarettir.
28 Şubat dönemi olarak adlandırılan süreçte gerek şahsıma ve mesleğime yönelik birçok baskı ve soruşturmalara maruz kalmış birisiyim. Bu dönem hukuksuzluğun ve haksızlığın yaygın olarak uygulandığı, temel hakların ihlal edildiği post-modern bir darbe dönemi olarak tarihe kayıt edildiği bilinmekte ve kabul edilmektedir. Bu dönemin sorumluları hakkında şikayetler yapılmakta ve soruşturma talebinde bulunulmaktadır. Sivil iktidara, meclise, yargıya ve topluma yönelik baskı döneminde şahsımı mütedeyyin Müslümanları askere ihbar eden kişi olarak tanıtılmak istenmesi ancak insafsızlık, kötü niyet ve iftira olarak nitelendirebilinir. Mensubu olduğum tıp camiasında, sosyal çevremde, yazılarımda ve süreli yayınladığım dergilerde temel hakların, din ve vicdan hürriyetinin savunucusu oldum ve mücadelemi aynı kararlılıkla sürdürmekteyim. Hangi saik ve amaçla yazıldığı belli olmayan iftira karşısında tüm yasal haklarımı kullanacağım.
Yazıdaki üslup, tavır ve iddialar medyada yaşanan çekişme ve gündem yaratma gayretinin tezahürüdür. Çamur at izi kalsın sorumsuzluğuna örnek teşkil etmektedir. Şahsım yazıdaki yakıştırma ve iftira ile halkın hakaret, nefret ve husumetine maruz bırakılmak istenmektedir. Yazıdaki iddialar, iftira olup tamamen gerçek dışıdır."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA