"Suç işlemek amacıyla kurulan örgütün yöneticisi olmak, tehdit, şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlarından cezaevinde yatan birinin iddiaları ne ölçüde doğrudur?
Adam örgüt lideri,
Adam şantajcı…
Tehdit etmediği kimse kalmamış.
Zaten bu yüzden içeride ya!
Kimden mi söz ediyorum?
Nam-ı diğer Parsadan'dan.
Gerçek adı Tamer Barış Terkeşli...

Onu bir kere gördüm…
"MİT mensubuyum" demişti.
Ciddiye almadım tabii.
Sonra,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'in 'adamı' olduğunu yaymış önceleri.
Sayın Çelik hemen ilgili yerlere bunun yalan olduğunu söylemiş.
Sonra da tutuklanmış zaten…
Yani sicili oldukça kirli biri… "
Allah birdir" sözü dışında tek doğrusu olmayan bir adam Parsadan...
İşi gücü insanları tehdit etmek, şantajla çıkar sağlamak…
Kasayı tam dolduramadan kodese girmesine içerlemiş olmalı ki yine önüne gelene çalmış karayı...
İspatı yok, delili yok, kısacası her şeyi belgesiz.
Adamla ilgili ilk haberi SABAH Güney 24 Ekim 2011 tarihinde 'Parsadan' başlığıyla manşetten vermiş…
Bir gün sonra ben köşemde, "Bu ne ayak" diye sormuşum…
31 Ekim 2011 tarihinde bu sahte MİT ajanının marifetlerini bir kez daha yazmışım.
İlk manşetimizden sonra kardeşi, haberi yapan muhabirimiz Murat Karaman'ı arayıp sitem etmiş.
Bir başka deyişle aba altından sopa göstermiş…
Çete kurmaktan cezaevinde yatan Terkeşli, 27 Ekim tarihinde 13 sayfalık bir dilekçe yazarak kendini savunmuş.
Bu arada bazı iddialar da ortaya atmış.
Sonra 4 Kasım 2011'de bir kez daha Özel Yetkili Savcı'nın karşısına çıkmış.
Bu kez el yazısıyla kaleme aldığı 13 sayfalık dilekçede ya unuttuklarını(!) yazmış ya da öfkelendiklerine çalmış karayı.
Yani gergef gibi ince bir tezgah dokumuş…
Ama burası Patagonya değil, bir hukuk devleti...
Önüne gelene kara çalmakla olmaz.
İddialarını kanıtlamak zorundasın.
Neyse. Olay savcılıkta...
İşin sonrası çok önemli…
Terkeşli'yi örnek alan yeni bir şebeke türemiş Adana'da.
Biri belediye çalışanı, diğeri de güya gazeteciymiş...
Müteahhide, bürokrata, iş adamına, "Bak arkadaş senin telefon numaranı dinleme havuzunda gördüm. Onu oradan çıkardım ama şu kadar da masraf ettim" diyormuş…
Ve paraları cebe atıyormuş.
Veya, "Organize Suçlar'ın müdürü arkadaşım. Senin için referans oldum" diyerek adamları söğüşlüyormuş.
Sevgilisinin ortaya çıkmasından korkan da kirli işe bulaşan da adamların tezgahına düşüyormuş...
Aynı kişiler, Adanalı Parsadan'ın yalan ve iftira dolu iddialarını içeren savcılık evraklarını, üzerindeki 'gizlilik kararı'na rağmen öteye beriye postalamış.
Maksat belli.
Parsadan'ın 'iftira ve karalamaları' ciddiye alınacak olsa herhalde özel yetkili savcı 2 ay beklemezdi ya neyse...

***

Aynı şahıslar, Ömer Çelik'in adını da her yerde telafuz etmekten de geri kalmıyormuş…
Akılları sıra Çelik'in itibarı üzerinden prim yapacaklar.
Bu ikili kim mi?
Yakında şecereleriyle açıklanır, merak etmeyin...
Sevgili okurlar,
Adana, Aytaç Durak sayesinde ilginç bir yer oldu…
Ranta alışanlar,
Önüne geleni kullanmaktan, şantajdan, rüşvetten hiç çekinmiyor…
Gözleri dönmüş çünkü...
Ancak bilsinler ki tehditle, şantajla cukkalarını doldurmaya çalışanların yeri, Parsadan gibi cezaevi olacaktır.
Başta AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Ömer Çelik olmak üzere, Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin ile İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin'in, kirden yüzü görünmeyen bir numaralı kenti baştan aşağı yıkamasının zamanı çoktan geldi de geçiyor bile...