Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Başın sağ olsun Savaş Abi

Herkesin Savaş Abisi'nin perişan fotoğraflarını görünce oteldeki odamda hıçkırıklara boğuldum.
O gazeteci ki binlerce cinayet görmüş en vahşisinden… Sayısız facialara, trafik kazalarına tanık olmuş, en acımasız savaşları bile metanet içinde izlemiş, hiçbirinde bu kadar perişan olmamıştır.
Çünkü o zafere doymayan bir sis çocuğudur ve düşler görür ayaküstü, "Esti mi rüzgar dağılır düşlerimin sisi" derdi.
Ama son yaşadığı bir düş değil gerçekti.
Adanalı Turan Ay'ın oğlu Savaş Ay… Billur sesli annesi ünlü sanatçı Şükran Ay'ın cenazesinde yıkılmış haldeydi.
Ağlamaktan gözleri kızarmış, gözyaşları kır sakallarını ıslatmıştı.
Sıkça göremediği anacığının acısı yüreğini kor gibi yakıyordu…

***
Uzun uzun baktım Savaş Abi'nin cenazede çekilmiş fotoğraflarına.
Ve 5 yıl öncesine gittim.
Acı bir filmi gözlerim yaşlı yeniden izlemeye başladım.
***
Haydarpaşa Numune Hastanesi'ndeki küçük çay kulübesinde kardeşimle birlikte oturduğumuz iskemlede yoğun bakımdaki anacığımı bekliyorduk.
Hava puslu ve soğuktu.
Akşam karanlığı çökmek üzereydi.
Elimizdeki sıcak çay bardağıyla ısınmaya çalışıyorduk.
Marmara Üniversitesi'nden gelen profesör anacığımı yeni muayene etmiş, "Solunum iyi, inşallah daha da iyi olacak" diyerek bizi rahatlatmıştı… Hoca yanımızdan daha yeni ayrılmıştı ki duyduğumuz bir anonsla irkildik.
Artvinli bölüm şefinin yanına koştuk hemen…
"Anneniz 10 dakika içinde tam teşekküllü bir hastaneye çıkarılmazsa ölecek" demişti acımadan… Şaşkınlıktan "Ama nasıl olur, az önce bakan profesör öyle demedi" diyememiştik bile.
***
Anacığımı koca İstanbul'da nereye ve hangi hastaneye götürecektim?
Yoğun bakımı yeterli olan hastaneyi nereden bulacaktım?
Doğru adres neresiydi bilmiyordum ki… Solunum yetersizliği başlayan anneciğimin yaşaması için makineye bağlanması şarttı… Aksi takdirde…
***
Güzel anam, gün görmemiş anam güya giderek düzeliyordu… Haydarpaşa'nın yoğun bakımında kulağına, "Fistuğum korkma yanındayım, düzeleceksin" diye fısıldadığımda hafif bir tebessümle tepki vermişti… Ne sevinmiştik o zaman.
Demek ki bu kez yeni bir pıhtı beyindeki 'solunum' merkezini vurmuştu…
***
Biz telaş içinde 'gelişmiş yoğun bakım merkezi' olan hastane ararken çalmıştı telefonum. Karşımda Savaş Abi vardı, sanki Hızır gibi yetişmişti. "Anan nasıl kardeşim" dedi… Az önce durumunun kötüleştiğini söyledim… Daha sonra 86 gün kalacağımız tam donanımlı hastaneyi tarif etti.
Ardında da, "Patron, anacığını yatırsın, gerisine de karışmasın" dedi Savaş Abi.… O akşam hem patron hem genel yayın yönetmeni hem de diğer yöneticilerim aramış, moral vermişti… O hastanede tam 86 gün makineye bağlı yaşadı tatlı anam… Sonra da bizi bırakıp gitti...
***
Dün Fatih Camii'nin avlusundaki cenaze töreninde anacağı için sürekli gözyaşı döken büyük gazeteci Savaş Abi, çok üzgündü…
Yine de yanından eksik etmediği makinesiyle anneciğini son yolculuğuna uğurlarken fotoğraflarını çekmeyi ihmal etmemişti. Ancak cenaze arabasının hareketine kadar dayanabilmişti Savaş Abi...
Sonra fenalaşıp yere düştü.
Hiçbir sevgi ana sevgisi kadar yürekten, hiçbir acı onu toprağa vermek kadar derin değil be Savaş Abi…
Başın sağ olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA